Mustafa Çimen: Zor Zamanların Tanığı

Erdek’te mahalle arasında başlayıp, her yıl farklı takımlarda birer basamak ilerleyerek Türkiye Birinci Ligi’ne kadar yükselen bir futbol hayatının sahibi Mustafa Çimen. Yetmişlerin ikinci yarısında yaşadığı mali sıkıntılarla, tarihinin en zor dönemlerinden birini geçiren Beşiktaş’ta sağ bek olarak forma giymiş. Beşiktaş’tan gittiği Mersin İdman Yurdu’nda uzun yıllar oynadıktan sonra futbolculuğu noktalayan Mustafa Çimen’le, çocukluk ve futbola başlama yıllarını konuşuyoruz öncelikle:

“1952’de Erdek’te doğdum. İki kız – iki erkek, dört kardeşiz. Ben iki numarayım. Yugoslav göçmeniyiz, şimdi Makedonya’da olan Tikveş’ten. Dedelerimiz Balkan Harbi’nden sonra, 1914 civarında buraya gelmişler. İlk önce Adapazarı’na geliyorlar trenle. Herkes yaptığı işe göre dağılıyor. Sülalenin tütüncülükle uğraşan bir kısmı Akhisar ve Gölmarmara’ya geçiyor. Bizimkiler bağ-bahçe işiyle uğraşırmış. Onlar da Erdek’e yerleşiyor. O zaman da ilçe olmasına rağmen beş-altı bin nüfuslu küçük bir yerdi Erdek. Bizim mahallemizde karşılıklı iki mezarlık vardı. O ikisinin duvarları arasında top oynardık. Hiç karışan olmazdı ama ailem top oynamama çok kızardı okulu aksatıyorum diye. Ortaokulda futbolun yanında, basketbol, voleybol oynuyorum, hentbol oynuyorum; atletizm yapıyorum, kır koşularına katılıyorum. Okul takımı olarak Beşiktaş’a, kır koşusuna gelmiştik. 1.500 ve 2.000 metre koşardım. 19 Mayıs’ta, stadyumun etrafında beş-altı turluk müsabakalar olurdu. 24 Aralık Atatürk koşularına katılırdım. Erdek’te gençlik yıllarımızda Eskişehirsporlu Atalay, kaleci Fethi Kara –  bunlar Erdek Gençlik’te top oynarlardı. Doğan Koloğlu Erdek’te yedek subaylık yapardı. Oğlu Sina’yla arkadaştık, beraber oynardık. Kale arkasında top toplardık. Doğan Koloğlu, Fethi Kara’yı Şekerspor’a gönderdi. Atalay Özgür’ü Eskişehirspor’a gönderdi. Bunlar Doğan Koloğlu’nun eseridir, Erdek kulübüne fahri olarak yardımcı olurdu.”

“1968’de Erdek’teki amatör kulüpte lisans çıkarmıştım ama oynayamıyordum. Ortaokullarda futbol yasaktı. Öğretmen korkusu vardı. Erdek’te saha yoktu, maç için Bandırma’ya gidiyorduk. Gizli gizli oynuyorduk. Lisansım çıktıktan sonra bir sene hiç oynayamadım. 1969 yılında oynamaya başladım ama tedirginlikle. Beden eğitimi öğretmeni, ‘Niye futbol oynuyorsun?’ diye dayak atıyordu. 18 yaşından önce baba muvafakatı olmadan lisans çıkmıyordu. Babamı razı ettim de lisansım çıktı. İlk kulübüm Erdek Gençlik’ti. O zaman iki tane kulüp vardı; biri Erdek Gençlik, diğeri Zeytinspor. Bandırma’da ligler oynanıyordu. Karagücü, Havagücü gibi güçlü takımlar vardı. Ben 17-18 yaşındaydım, karşımda 40 yaşında astsubaylar oynuyordu. O takımların dışında Marmara Gençlik, Çelikspor, 17 Eylül, Edincik, Gönen vardı.”

Mustafa Çimen’in Erdek’te başlayan futbol yaşamı, 1970’te Gönen’e, 1971’de Balıkesir’e gitmesiyle devam etmiş: “Bir sene oynamıştım. 70 senesinde rahmetli Yılmaz Yücetürk Ankara’dan gelmişti. Beni görüp beğenmiş. Rahmetli babama geldi, ‘Mustafa’yı Gönen’e götüreceğim,’ dedi. Gönenspor yeni kurulmuştu o zaman. İki tane takım vardı. Yıldızspor’la bir takım daha birleştiler, Gönenspor kuruldu. Yılmaz abi beni oraya götürdü. Bir yıl Gönenspor’da oynadım. Balıkesir bölge şampiyonu olduk. Orada oynadığımız grup maçlarında Balıkesirspor idarecileri beni görmüşler, istediler. 1971’de Balıkesirspor’a gittim. Takım ikinci ligdeydi. Karşıyakalı Arif Dökel, rahmetli Suat Mamat ve Tamer Güney’le çalıştık. O zaman bir dezavantajım vardı. Bir takımda dışarıdan transfer edilen en fazla üç tane amatör futbolcu oynayabiliyordu. Biz beş amatördük. Ayvalık’tan Veli vardı, Çanakkale’den İbrahim Ejder vardı. Balıkesir Karesi’den bir Veli daha vardı. İstanbul Emirgan’dan Saim diye bir çocuk vardı. O yüzden o sene çok fazla şans bulamadım, altı-yedi maç oynadım.”

1972-74 arasında, yaklaşık iki sezon boyunca, o yıllarda Türkiye’nin en güçlü amatör takımlarından biri olan Denizgücü’nde oynamış Mustafa Çimen. Efsanevi antrenör-oyuncu Şakir Kuruş’un yarattığı İzmir ekibinde, 1973 Türkiye amatör şampiyonluğu ile Gençlik ve Spor Bakanlığı Kupası’nı kazanma sevincini yaşamış.  “O sene bitti, 1972’de askere gittim. İskenderun’da bahriye askeri oldum. Oradan İzmir Denizgücü’ne geldim. İki sene orada oynadım. İzmir şampiyonu olduk. Türkiye amatör şampiyonu olduk. Ankara’da Kayserispor ile oynayıp, Başbakanlık Kupası’nı kazandık. O maç uzatmaya gitti, sonra penaltılara kaldı. Altıncı penaltıyı ben attım, 6-5 kazandık. Ocak 1974’te askerliğim bitti. Fakat grup maçları üç-dört ay daha devam ediyordu. Şakir Kuruş sivil oyuncu olarak beni oynatmak istiyordu. Avantajları anlattı, ben de kabul ettim. Maaşlı memur gibi oynadım. Balıkesirspor’a dönsem oynama şansım azdı. Grup maçlarının ikinci turunda elendik. Mayıs’ta maçlar bitti. O yaz İzmir takımları beni transfer etmek için uğraştı. Altay ve Göztepe çok istemişti beni. Denizgücü takımı antrenmanlarını sürekli Göztepe sahasında yapardı. Fakat Altınordu bana daha mütevazı ve kulüp havasında geldi. Anne tarafından hala çocuklarımız vardı. Onlar orada top oynamışlar, bana orayı methettiler. Şakir Hoca da, ‘Hemen birinci lige gitme, kaybolursun,’ diye tavsiye etmişti.”

Denizgücü’nün Mustafa Çimen (üst sıra, sol başta) ve Şakir Kuruş’lu (üst sıra, sağ başta) kadrosu. (ayaktakileroturanlar.com)

Böylece 1974-75 sezonunda, amatör kümedeki Denizgücü’nden, Türkiye İkinci Ligi’nde mücadele eden Altınordu’ya geçmiş Mustafa Çimen. Birkaç sezon önce Birinci Lig’den düşmüş, eski günlerine dönmek için çabalayan İzmir kulübüyle ilgili güzel anılara sahip: “Altınordu’da Candoğan Sakaoğlu yeni başkan olmuştu. Sami Özok menajerdi. Dürüst ve nezih insanlardı. Bizi çok iyi yönlendirdiler o zaman. Hocalarımız Beytullah Baliç ile Doğan Emültay’dı. İkisi beraber çalıştırıyordu. Buca’da bir tesis vardı, biz orada kalıyorduk. İyi bir seyirci kitlesi vardı. Bütün Basmane, Çankaya muhiti takımı destekliyordu. Şimdi olduğu gibi kulübe karşı bir sempati vardı. Sezona iyi bir giriş yaptık. TSYD kupasını kazandık.” Mustafa Çimen, Altınordu camiası hakkında güzel anılara sahip olmakla birlikte, daha ilk aylarda bir talihsizlik yaşamış.  1975’te Cezayir’de düzenlenecek Akdeniz Oyunları’na hazırlanan Amatör Milli Takıma çağırıldığı sırada ayağı kırılmış. Bu talihsiz olayı çabuk atlatıp toparlanma sürecini şöyle anlatıyor: “Amatör Milli Takıma çağrıldığıma dair kulübe yazı gelmiş, daha bana söylememişlerdi. Antrenmanda Tekvando Nurettin bana arkadan bir daldı, ayağımı kırdı. Ertesi gün gazetelerde, ‘Ayağı kırık futbolcu milli takıma çağırıldı,’ diye haber çıktı. Ağustos ayında ayağım kırıldı, sezon bitti diye tahmin ediyordum. Fakat ikinci yarıda toparladım ve sahaya çıktım. İlk maçım hiç unutmuyorum, Çorum maçıydı. Herkes şaşırdı. Ayağım kırıldığında kasığa kadar alçı yaptılar. Erdek’e döndüm, evde istirahat ediyorum. Yaz sıcağında ayak inceldi, tahammül edemiyorum. Altınordu, Balıkesir’e maça gelmişti. Atladım gittim, takımı göreyim diye. Sami Baba’yla konuştum. ‘Bizle İzmir’e gel, bir daha kontrol etsinler,’ dedi. Ege Üniversitesi’ne gittik. Alçıyı söküp film çektiler. ‘Ayakta bayağı düzelme var,’ dediler. Hemen fizik tedaviye başladık. Erdek’te kendime çok iyi bakmıştım. Her gün Edincik’ten getirilen keçi ayağından yapılma paça çorbası içiyordum. Bol bol karides yiyordum. Böylece ikinci yarıda üç ya da dört maç oynadım. Sakatlanmama rağmen Altınordu’da düzenli para verdiler. Altınordu’da Sami Özok vardı. Futbol federasyonu genel sekreterliği yapmış. O dönemde biz Buca’da lojmanda kalırdık. Volkan, Alaçatılı Mehmet, Lütfü, ben, birkaç kişi daha vardı. Altı yedi kişi eski bir villa içerisinde kaldık. Sami hoca sabah erkenden bize kahvaltılıklar getirirdi, portakal suyu sıkardı. Çalışan kadınlara kahvaltılık hazırlatır, gelip kontrol ederdi. İdmandan sonra, ‘Gelin şurada ballı yoğurt yiyeceğiz, Alsancak’ta pasta yiyeceğiz,’ diye götürürdü. Birçok şeyi –  futbolcu nasıl yer, içer, beslenir bu sayede öğrendik. 1970-75 senelerinde bunlar yoktu. Antrenörler bu kadar bilgili değildi. Beslenme uzmanı yoktu. Ama Sami hoca kültürlü, bazı şeyleri görmüş bir insandı. O zaman kaleci antrenörü bile yoktu. Kaleciyi antrenör çalıştırırdı, futbolcular yan top çalıştırırdı. Bekler orta çalıştırırdı.”

Altınordu’nun 1974-75 kadrosu. Soldan sağa ayaktakiler: Sayım Soybayraktar, İsmet Orhunbilge, Mustafa Çimen, Lütfü, Alaçatılı Mehmet, Faruk. Oturanlar: Bülent, Nurettin Güneş, Hikmet Orhunbilge, Volkan Yayın, Arap Ahmet. (Hayat Spor / ayaktakileroturanlar.com)

Altınordu’da büyük kısmı sakatlıkla geçen bir yılın ardından Mustafa Çimen, 1975-76 sezonunda, Birinci Lig’e yükselen eski takımı Balıkesirspor’a transfer olmuş. “O sene Balıkesir’le aynı gruptaydık. Balıkesirspor o sene şampiyon oldu ve beni tekrar aldı. Kaptan Sarı Fuat abi, Mahmut abi, ‘Seni muhakkak geri alacağız,’ demişlerdi maça geldiklerinde. Böylece 1975-76 sezonunda Birinci Lig’de oynadık. Candemir Berkman’dı hocamız. Aslında iyi başlamıştık sezona. İlk yarı sahamızda hiç mağlup olmamıştık. Galatasaray’ı yendik. Fener ve Beşiktaş’la berabere kaldık. Ben o ara Amatör Milli Takıma gidiyordum. Fakat ikinci yarıda durum bozuldu. Hakemlerin çok hatalı kararları oldu. Adana’da son maçta yenilip küme düştük.”

Balıkesirspor 1975-76. Soldan sağa ayaktakiler: Bülent Önasya, Mustafa Çimen, Ümit Kayıhan, Bülent Gürsoytrak, Veli Tekin, İsmail Dilber. Oturanlar: Gediz Göl, Özer Umdu, Kazım Ergül, Kamuran Gazi, Reşit Koşar. (Hayat Spor / ayaktakileroturanlar.com)

Balıkesirspor küme düşmesine rağmen, Mustafa Çimen sezon boyunca savunmadaki başarılı futboluyla göz doldurunca, Adana’daki son maçın ardından Beşiktaş’a transfer olmuş: “Maçta mağlup olmuşuz. Soyunma odasında ölüm sessizliği var. Baktım iki üç Beşiktaşlı yönetici – Sami Albayrak, rahmetli Gündüz hocanın abisi Korkmaz. ‘Biletini aldık, İstanbul’a geliyorsun, seni Beşiktaş’a götürüyoruz, Gündüz Tekin hoca bekliyor,’ dediler. Uçağa bindik İstanbul’a geldik, Beşiktaşlı olduk. Amatör oynadığım için sözleşmem yoktu. O sene yasa değişti. Alt yapıdan yetişmediysen belli bir yaştan sonra profesyonel olman gerekiyordu. Beşiktaş’a geldikten sonra profesyonel oldum. O zamanki düşüncem profesyonel olmak değildi. Amatör oynayıp devam etmekti. Herhalde amatör olunca transfer olmak daha kolaydı. O zaman statü konusunda hiç kimse de bizi bu konuda yönlendirmedi.” 

Mustafa Çimen Balıkesirspor’da oynadığı dönemde dokuz kez Amatör Milli Takım forması giymiş. Fotoğraf 24 Eylül 1975’te İstanbul’da oynanan Bulgaristan (0-2) maçından. Soldan sağa ayaktakiler: Mustafa Çimen, Samet Aybaba, Erhan Arslan, İsmet Saral, Ceyhun Güray, Ali Çoban. Oturanlar: Kemal Kılıç, Öner Kılıç, Nurettin Güneş, Ercan Albay, Ümit Altınmakas. (ayaktakileroturanlar.com)

Böylece 1976-77 sezonundan itibaren, dört yıl sürecek Beşiktaş dönemi başlamış. Yazının başında belirttiğimiz gibi, o yıllar siyah-beyazlı kulübün büyük ekonomik sıkıntı içinde olduğu ve şampiyonluk iddiasından uzaklaştığı bir dönem. Yaşanan sıkıntılardan doğal olarak futbolcular da nasibini almış: “Beşiktaş’la iki sene mukavele yaptık, bitti iki sene daha temdit yaptılar. Kulüpten gidelim, isteyen kulüp var dedik, bırakmadılar. Futbolcular o seneler tam esirdi. Kulübün durumu kötü, kalacaksın dediler. Paramızı alamadık. 250 bin liraya Beşiktaş’a geldim. Bu paranın 200-235 bin lirasını ya aldım ya almadım, o da parça parça. Bu parayla bir daire aldım. Geri kalan son iki yılın parasını almadım. Gidince hiç para almadan Mersin’e bıraktılar. Maaş almak da zordu, düzenli maaş alamıyorsun. Sıraselviler’e gidip gelmekten aşınıyorduk. Beşiktaş kulübü çok zor durumdaydı o zaman.”

Beşiktaş 1976-77. Soldan sağa ayaktakiler: Rasim Kara, Mustafa Çimen, Mehmet Akpınar, Niko Kovi, Şaban Kartal, Hayri Kol. Oturanlar: Kahraman Kartaloğlu, Tuncay Mesci, Reşit Kaynak, Mithat Mıhçı, Kemal Kılıç.

“Evde kendi başımıza bekâr hayatı yaşardık. Biz altı yedi arkadaş otururduk. Rasim abi, ben, Hayri, Ankaragüçlü Selçuk  abi gelmişti bir ara. İsmail Dilber kiralık geldi. Rahmetli Şaban, Kemal Kılıç, Edirne’den Arda geldi. Beşiktaş’ta, Barbaros Bulvarı’nda oturuyorduk. İki katlı bir apartman dairesini bize tahsis etmişlerdi. Kirasını kulüp ödüyordu. Üst katımızda çok eylemlere katılan bir mühendisler odası vardı. Bütün eylemlere pankartlarla katılıyorlardı. Barbaros’tan aşağı yürüyerek meydanda toplanırlardı.12 Eylül öncesi ortalık çok karışıktı, silahlar patlardı. Çok kritik dönemlerdi. Yıldız Teknik Üniversitesi karşımızdaydı. Ağa lokantasında cebimizden yemek yerdik. Akşam olunca Rasim abi, Hayri, Tuncay, Kemal Kılıç, rahmetli Şaban’la çıkardık. Şaban’ın 124 bir arabası vardı, o varsa onunla, yoksa Sarıyer-Taksim dolmuşlarına binip, Taksim’e giderdik.  Yol boyunca nelerle karşılaşırdık. Lokantada yemek yedikten sonra tekrar Barbaros’a, eve gelirdik. Futbolcusun, bakman gerek kendine. Varsa paran yemek yiyebilirsin. Şeref Stadı’nda idman yapardık, bazen duş akmazdı. Namoğlu’nun biraderi Fahri abinin külüstür bir arabası vardı. O arabasıyla bizi Beşiktaş’ta banyoya götürürdü. Altı yedi kişi binip giderdik. Maçlara da kamp yaptığımız otelden taksiyle gidiyorduk. Yeniköy’de Carlton Otelde, Tarabya’da kamp yapardık. Daha sonra Ataköy’de C Motelde çok yaptık. Daha çok, ucuz olduğu için C Motelde kalıyorduk.”

Bekar evinde (soldan sağa): Mustafa Çimen, Şaban Kartal, Kemal Kılıç, İsmail Dilber.

Mustafa Çimen, Beşiktaş’ta forma giydiği 1976-80 arasındaki dört sezonluk dönemde onlarca futbolcunun ve birçok hocanın gelip gitmesine tanıklık etmiş: “Beşiktaş’ın karanlık, parasız günleriydi, kibrit çak kampanyası günleri. Mehmet Üstünkaya başkandı. Sonra Gazi Akınal geldi. Dört sene içerisinde kupa ve cumhurbaşkanlığı kupa maçı oynadık. Ligde üst sıraları zorlayan bir durum olmadı. Bize Gündüz hocadan sonra Çiriç geldi. Hanımı Yunanistan’da kaza yapıp vefat etmişti. Bizi bırakıp gitti. Daha hazırlık maçlarıydı, çok iyi bir hava yakalıyorduk. O gitti, yine bocalama devresine girdik. Sonra Recep Adanır ile Sanlı abi beraber baktılar bir dönem. Sonra Yugoslav Militunoviç geldi. O biraz toparladı bizi ama yeterli olmadı. Ekonomik yönden kulüp iyi değildi. Daha sonra Doğan Andaç geldi. Ardından Serpil Hamdi Tüzün geldi, benim son senemde. Oyuncu da hoca da çok değişti.”

Beşiktaş’ın 1979-80 sezonundaki idari, teknik ve oyuncu kadrosu bir arada. Soldan sağa üst sıra: Necdet Ergün, Ziya Doğan, Fikret Demirer, Şaban Kartal, Ercan Ozan, Akif Başaran, Haluk Kaçar, Fuat Yaman. Orta sıra: İdari Menajer Süleyman Seba, Teknik Direktör Serpil Hamdi Tüzün, Ulvi Güveneroğlu, Bora Öztürk, Ömer Gülen, Mehmet Ekşi, Tuğrul Çakır, Samet Aybaba, Masör Necati Yücel, Antrenör Erkan Yanardağ. Alt sıra: Kemal Kılıç, Mustafa Çimen, Kemal Batmaz, Mustafa Özbey, Rasim Kara, İsmet Sarımsak, Süleyman Oktay, Ali Çoban, Kasım Gündüz. (ayaktakileroturanlar.com)

1980-81 sezonunda yeni kulübü Mersin İdman Yurdu olmuş Mustafa Çimen’in. “Beşiktaş’ta son iki yıl temditte alacağımıza karşı uzattılar, bedava bonservisimle Mersin’e gittim. İlk başta Gündüz Tekin hoca çalıştırıyordu. Beni çok önceden tanıdığı için istemişti. İsmet Arıkan’la beraber oradaydılar, Beşiktaş’ta da birlikte çalışmışlardı. Sonra Gündüz hoca hastalandı, İsmet Arıkan ile devam ettik. O sene Mersin İdman Yurdu küme düştü. Düştüğümüz zaman Kayserispor’la çekiştik ve çıktık. Biz Isparta’da galip geldik. Onlar Konya’yı deplasmanda yenmişti. Ama biz Isparta’yı farklı yenmiştik. Candan Dumanlı hoca vardı. Isparta maçımızda şampiyon olduk. Tekrar 1.lige çıktık.”

Mersin İdman Yurdu’nun 1981-82’de İkinci Ligde şampiyon olan kadrosu. Soldan sağa ayaktakiler: Salih Sayar, Levent Dörtgöz, Nuri, Memik Ertanıroğlu, Sertaç Yüzbaş, Tahir Temur.
Oturanlar: Mehmet Ali Karakuş, Suat, Mustafa Çimen, Muammer, Levent Arıkdoğan. (ayaktakileroturanlar.com)

Mersin İdman Yurdu o yıllarda ilginç bir performans sergilemiş. 1981-82’de İkinci Lig’de şampiyon olan takım, 1982-83 sezonunda Birinci Lig’de yine küme düşmüş. 15’inci sıradaki Mersin küme düşerken, aynı puanlı Antalyaspor 14’üncü sırayı alarak ligde kalmış. O sezonun puan cetvelini incelediğimizde altıncı sıradaki Ankaragücü’nün 34 puan aldığını görüyoruz. “Son maçta iç sahada Samsun’u 1-0 yendik. Antalyaspor Altay’ı 5-2 yendi, Samsun’la biz düştük.” Mersin İdman Yurdu, aynı sezon küme düşmesine rağmen Türkiye Kupası’nda yarı finalde Trabzonspor’u eleyerek finale yükselmiş. Fenerbahçe’yle finalde oynadığı iki maçı da kaybeden güney ekibi, böylece tarihi bir başarının eşiğinden dönmüş. Fenerbahçe lig şampiyonu da olduğu için 1983-84’te İkinci Lig’de oynayan Mersin İdman Yurdu, Türkiye’yi Avrupa Kupa Galipleri Kupası’nda temsil etmiş. Türkiye Kupası’yla ilgili bir anısını şöyle hatırlıyor Mustafa Çimen: “Ben sağ bek oynuyordum. Mersin’de Gündüz hoca beni sol bek oynattı. Hiç unutmuyorum Mersin’de Trabzon ile kupa maçı oynayacağız. İki tane sol bekimiz var, Rıdvan ile Nasır. İkisi de sakat. Herkes bekliyor kim sol bek oynayacak. Hoca, ‘Sol bek sen oynayacaksın,’ dedi. Ali Kemal karşımda, zaman zaman beni zorladı. O sene Trabzon’u kupa maçında eledik, finale Fenerbahçe ile kaldık. Ondan sonra üç dört maç oynadım. Küme düştük. Ertesi sene ikinci ligde yine oynadım. İyi bir intiba bırakmışız herhalde. Joker gibi sıkıntı olunca sol bek olarak oynattılar.”

1982-83 Türkiye Kupası finalinde Fenerbahçe-Mersin İY maçı.

1986-87’ye kadar toplam yedi sezon Mersin İdman Yurdu forması giymiş Mustafa Çimen. Daha önce oynadığı kulüplerde bulamadığı ekonomik rahatlığı Mersin’de yaşamasını şöyle anlatıyor: “Kulüp zengindi. Arap kökenli, Irak kraliyet ailesinden Mehmet Fatih Demirci diye bir başkan geldi. Mersin de ihracat yaparlardı. Muazzam para harcıyorlardı. Ofise çağırıp prim maaş verirlerdi. Ekonomik olarak rahattık. Mersin İdman Yurdu tarihinde ilk defa ihya olmuştu. Galatasaraylı Metin, Nevruz, Vehbi gibi iyi oyuncular gelmişti. Bir süre sonra Demirciler bıraktı, iflas ettiler. Yönetimde krizler başladı. Ben 1986-87’de artık futbolu bırakıyorum dedim ve Erdek’e döndüm. Geldiğimiz duymuşlar, Üçüncü Ligde Gönen’de oyna dediler. Gönen’e aldılar bizi. Hem oynuyordum, hem kurslara devam ediyordum. Amatör kursunu Mersin’de almıştım. C kursu açılmıştı Sarıyer’de. Mesut Şen hoca beni tanıyordu. ‘Gel hem oynarsın hem ağabeylik yaparsın,’ dedi. Üçüncü Ligde bir sene oynadım. Ertesi sene, ‘Gel bir sene daha oyna,’ dediler. O sene şampiyon oldular. İkinci Lige çıktık. 1988 senesinde ben, ‘Artık yeter futbolu bırakıyorum,’ dedim. Bu arada bir sene içerisinde C ve B kursuna gittim. Ankara’da A kursu açılmıştı.1988’de ona gittim.”

Gönen’de yardımcı antrenör olarak çalıştırıcılık hayatına başlayan Mustafa Çimen iki sene bu kulüpte görev yaptıktan sonra, Üçüncü Ligde mücadele eden Karacabey takımına antrenör olmuş. Daha sonra Bandırmaspor’da altyapı koordinatörlüğü yapmış. Yeni kurulan gençler liginde hoca olarak çalışmış. Bunun ardından da Futbol Federasyonu’nda temsilciliğe başlamış. 2004’te Federasyon’nda çalışmaya başlayan Mustafa Çimen halen görevini sürdürüyor.

İki farklı dönemde Balıkesirspor’da oynayan Mustafa Çimen (ortada), Aralık 2017’de İstanbul’da yapılan bir lig maçı öncesi, kulüp yöneticilerinden forma ve plaket alıyor. (Fotoğraf: Öner Ayyıldız)

Mustafa Çimen: Zor Zamanların Tanığı” üzerine bir yorum

  1. Güzel bir röportaj olmuş. Yalnız röportajda 2 hata var. İlki 1982-83 sezonunda Ali Kemal Denizci Trabzonspor’da değil, Beşiktaş’ta oynuyordu ve o sezonun sonunda jübileyle futbolu bıraktı. İkincisi de şu an Gönen Belediyespor adıyla Bölgesel Amatör Lig’de oynayan Gönenspor 1988-89 sezonunda değil, 1989-90 sezonunda 3. Lig (Şimdi 2. Lig) 7. Grupta şampiyon olmuş ve 2. Lige (Şimdi 1. Lig) yükselmişti. Gönenspor’un 2. Lig macerası 2 sezon sürmüştü.

    Beğen

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.