Koço Kartal: Beyoğluspor ile Taksim Arasında Müthiş Bir Rekabet Vardı

Arnavutköy ya da bir zamanlar nüfusunun yüzde doksanını oluşturan Rum ahalisinin kullandığı ismiyle Mega Revma. Boğaz’ın Rumeli yakasındaki bu güzel köy, deniz kenarına yan yana dizilmiş ahşap yalıları ve mevsiminde bütün İstanbul’u besleyen güzel kokulu çileğiyle meşhurdu. Köy ahalisinin esas geçim kaynağıysa balıkçılıktı. Bu yazımızın konuğu olan Koço Kartal, bu şirin Boğaz köyünde doğup büyümüş, İstanbul’un muhtelif semtlerinde yaşayan futbola kabiliyetli birçok Rum genci gibi Beyoğluspor’a girmiş ve uzun yıllar İstanbul’un bu kadim, sarı-siyahlı kulübünde top koşturmuştu. Koço Kartal, ya da maç kadrolarında yazıldığı şekliyle Kartalis, nasıl futbolcu olduğunu şöyle anlatıyor: “1935’te Arnavutköy’de doğdum. Babam balıkçıydı, Boğaz’da balığa çıkardı. Üç kardeştik. Biz ufakken arsalarda tenis topuyla, kağıttan yaptığımız toplarla oynardık. Bizim Arnavutköy Kültür Derneği vardı. Orada futbol oynuyorduk, maçlara gidiyorduk. 1949 senesinde Beyoğluspor’dan bir idareci, Beşiktaş’ta da oynayan Büyük Maruli beni istemiş. Böylece 14 yaşında Beyoğluspor kulübüne gittim. Antrenmanlara başladım. ‘Sana ayda 15 lira harçlık vereceğiz,’ dediler. 15 lira o zaman iyi paraydı. Her Salı ve Perşembe, Şeref Stadı’nda antrenmanlara gidiyordum. Stat zaten bizim semte yakındı. Bir sene bu şekilde antrenmanlara katıldım. O zaman Milli Lig kurulmamıştı. Mahalli lig vardı. Biz ikinci kümede oynuyorduk. 1950 senesinde seni profesyonel yapacağız, 4 bin lira vereceğiz,’ dediler. Ben fakir bir çocuğum, ne bileyim. Bir mukavele getirdiler, bakmadan imzaladım. Sonradan öğrendim ki, sekiz senelik mukavele imzalamışım. İki sene de askerlik, etti 10 sene. 4 bin lira toplu para verdiler, ayda 100 lira da maaş verdiler.”

Uzun yıllar İstanbul İkinci Ligi’nde mücadele eden Beyoğluspor, 1952-53 sezonundan itibaren İstanbul Profesyonel Ligi’nde yer almış. Takıma yavaş yavaş girmeye başlayan genç Koço, bu sezonda fazla forma giyememiş. O sezonun kadrosuna baktığımızda Kadri Aytaç’ın da takım arkadaşları arasında olduğunu görüyoruz. 1953-54 senesinden itibaren giderek artan sıklıkta Beyoğluspor’un lig maçlarında oynamış. Bir müddet sonra askerlik başlayınca takımdan biraz uzaklaşır gibi olmuş. “1956 senesinde askere gittim. Adapazarı Arifiye’deydim. Süvari olarak yapıyordum askerliğimi. Beyoğluspor’da oynadığım için subaylar tanıyordu. ‘Sana bir oda vereceğiz, futbol takımını çalıştıracaksın, başka bir şey yapmayacaksın,’ dediler. Bir ay geçti, yüzbaşı beni çağırdı. ‘Oğlum seni Harbiye’den istiyorlar, ordu milli takımına çağırmışlar. Seni oraya yollayacağım,’ dedi. Fakat Arifiye eğitim alayıydı. 4-5 bin süvari askeri vardı. O sırada kolera salgını çıkmıştı. İçecek su yoktu. Eğitim alanında bir metre yeri kazıp su çıkarıyorlardı. O yüzden kolera salgını çıkmış. Harbiye’ye gidince yüzbaşı aldı zarfımı baktı, kolera var. ‘Ben seni askerlerimin içine sokamam,’ dedi. Ya karantinaya gireceğim, arsada bir çadır kuracaklar orada kalacağım, ya da Adapazarı’na döneceğim. Ben dönmeyi tercih ettim.”

Koço Kartal (alt sıra, soldan üçüncü) Beyoğluspor’da düzenli olarak oynamaya başladığı 1953-54 sezonunda, Şeref Stadı’nda bir maçtan önce.

“Bir gün otururken bir anons yapıldı, ‘Koço Kartal binbaşının yanına gelsin,’ diye. Gittim, Bülent (Eken) abi İtalya’dan dönmüş, Beyoğluspor’a antrenör olmuş. Daha bir aylık filan askerim. Cumartesi günkü maçta beni oynatmak istiyor. Subay daha yemin etmedi, 40 günlük askeri veremem dedi. ‘Senin sivil elbiselerin var mı?’ diye sordu bana. Var deyince, ‘Sivil elbiseleri giyip kimsenin haberi olmadan kaçacaksın, ertesi gün yine döneceksin,’ dedi. Böylece Bülent abi beni aldı maça götürdü. Maçtan sonra ben trene bindim döndüm. Karantinadan çıkıp her hafta maça gidiyordum. Dört ay orada kaldım. Beşinci ayda beni Selimiye kışlasına tayin ettiler. Menderes’in akrabası olan bir binbaşı vardı. Bana akşamları izin verirdi. Memur gibi her akşam kışladan çıkar, Üsküdar’dan Arnavutköy’e geçerdim. Sabah da kışlaya gelirdim. On beş ay bu şekilde askerlik yaptım ve bir yandan da Beyoğluspor’da futbol oynadım.”

Beyoğluspor’un İstanbul Profesyonel Ligi’nde mücadele ettiği 1956-57 sezonu kadrosu. Soldan sağa ayaktakiler: Dimitrioğlu, ? , Güngör Sürel, Aleko Yordan, Koço Kartal, Nikolau. Oturanlar: ?, ?, Kostas Surnopulos, Aleko Sofyanidis.

Bilindiği gibi, toplu bir göçe sebep olan 1955’teki menfur 6-7 Eylül olaylarına kadar İstanbul’daki Rum toplumunun varlığı yüz binlerle ifade ediliyordu. O yılların İstanbul’unda, futbol dünyasının en renkli hadiselerinden biri Rum toplumunun temsilcisi Beyoğluspor ile Ermeni toplumunun temsilcisi Taksim kulübü arasında oynanan maçlardı. Fenerbahçe-Galatasaray rekabetini andıran büyük bir çekişmenin yaşandığı bu maçlarda kavga çıkması olağan bir durumdu. Koço Kartal’ın da bu maçlarla ilgili bir anısı var: “Beyoğlu-Taksim maçlarında Şeref Stadı’nda 10 bin seyirci olurdu. Beyoğluspor ile Taksim arasında müthiş bir rekabet vardı. Şeref Stadı’nda oynadığımız bir maçta 11 bin seyirci vardı. Maçta 2-0 yenik durumdayız. Hakem rahmetli Sulhi Garan’dı. Türkiye’nin zamanında en iyi hakemiydi. 1-0 iken penaltı verdi, 2-0 oldu. Penaltıyı verdiği zaman yanına gidip, ‘Nasıl gördün de verdin bu penaltıyı?’ diye sordum. ‘Konuşma, atarım dışarı,’ dedi. Ben, ‘Konuşursam ne olacak,’ deyince ‘Hadi çık dışarı,’ dedi. Attı beni dışarı. Takım on kişi kaldı. Fakat maç da 2-0’dan 2-2 oldu. Ben sahadan çıkarken Ermeni seyirciler tellerin üstüne çıkıp bağırarak küfür ediyordu bana. Ben de o tarafa gidince Sulhi Garan polis çağırdı, beni çıkarmasını istedi. Baktım bir Taksim taraftarı, elleriyle telleri tutmuş hâlâ küfür ediyor. Ben de o kızgınlıkla ayağımdaki kramponlarla ellerine vurdum. Benden şikayetçi olunca polis beni karakola götürdü. Hayatımda bir defa kavgaya karıştım, bu da o olaydır. Bizim bir idarecimiz vardı, rahmetli Zervudaki; Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğü’nde memurdu. Dedi ki, ‘Çok ceza yiyeceksin. Seni çağırdıkları zaman babamı dövüyorlardı, onun için hücum ettim dersin,’ diye akıl verdi. Böylelikle maçlardan bir ay ceza alarak kurtardım.”

Beyoğluspor kafilesi altmışlı yılların başında çıktığı Yunanistan turnesinde.

Gazete arşivini gözden geçirince, Koço Kartal’ın anlattığı maçın 6 Mart 1960’ta oynandığını görüyoruz. Bu maça geniş yer ayıran Günlük Spor gazetesinden olayın nasıl geliştiğini aktaralım: “İstanbul Mahalli Profesyonel Kümesi 6. hafta karşılaşmalarına dün de Şeref Stadında fırtınalı maçlarla devam edildi. Günün ilk müsabakasında ezeli rakipler Taksim ve Beyoğluspor senelerdir alışılagelmiş fevkalade mücadelelerinden birini daha yaptılar. Beyoğluspor’un son haftalarda kaybettiği birkaç puanı telafi etmesi, Taksim’in de liderlik yolunda şampiyon namzedi bir engeli aşması bakımından maç müthiş ehemmiyet kazanmış; ezeli rekabetin de ilavesiyle tam bir final havasına bürünmüştü. Bu meyanda Şeref Stadı da hasret kaldığı kalabalık günlerinden birini yaşıyordu. Çamur deryası içerisinde oynanan dünkü maç futbolcusu, hakemi, idarecisi, hatta seyircisi için dahi bir Fenerbahçe-Galatasaray maçından zordu. (…) (Sulhi Garan) Maçın 5. dakikasında Beyoğluspor aleyhine verilen şüpheli penaltıya itiraz eden Kartal’ı bir anda dışarı atıverdi. Maçtan sonra konuştuğumuz Sulhi Garan, “Kartal küfür mü etti?” sualimize “Evet” manasında cevap vermekle iktifa etti. Beyoğluspor santrhafı Kartal ise: “Katiyen küfür etmedim. Kaptan olarak normal itirazımı yaptım ve penaltılık bir şey olmadığını söyledim. Bir anda itiraz yok, dışarı dedi.”

Futbola önce sağ bek olarak başlamış Kartalis. Ardından sağ haf olarak oynamış. Fakat kısa sürede en çok oynayacağı santrhaf mevkiine yerleşmiş. Askerliği bittikten sonra 1958-59 sezonunun bütün maçlarında forma giymiş. Ancak  o yıl son kez düzenlenen İstanbul Profesyonel Ligi’nde Beyoğluspor son sırayı almış. Dolayısıyla o ligin bitiminden hemen sonra, 21 Şubat 1959 tarihinde hayata geçen Milli Lig’de yer alamamış. Sarı-siyahlı takım üç sezon boyunca İstanbul Profesyonel Mahalli Ligi’nde mücadele etmiş. 1961-62 sezonunda bu ligi birinci bitirince, Ankara birincisi Hacettepe ve İzmir birincisi İzmir Demirspor ile Bursa’da oynanan terfi-tenzil maçlarına, veya o zamanki yaygın tabirle baraj maçlarına katılmaya hak kazanmış. Bu üç takıma ilaveten Milli Lig’de son üç sırayı alan Vefa, Ankara Demirspor ve Şekerhilal (Şekerspor) de katılmışlar bu maçlara. Başlangıçta bu altı takımlı mini ligde sadece ilk sırayı alacak takımın Milli Lig’e katılması kararlaştırılmış. Beyoğluspor bu maçlarda hakem kararları yüzünden önemli puanlar kaybetmiş. Takım kaptanı Koço Kartal da bir maçta bariz biçimde yanlış bir karara isyan edince oyundan atılmış. “Vefa maçında Güngör sol ayağıyla bir şut çekti. Top direğe çarpıp içeri girdi. Fakat hakem golü vermedi. Ben takım kaptanıyım. Hakeme, ‘Abi görmedin mi, bütün dünya gördü bunun gol olduğunu?’ diye sordum. Hakem beni dışarı attı.”

Beyoğluspor Haziran 1962’de, Milli Lig’e yükselecek takımları belirlemek için Bursa’da yapılan baraj (terfi-tenzil) maçlarında. Soldan sağa ayaktakiler: Koço Kartal, Sedat Günertem, Nevzat, Corci Maruli, Muzaffer, Avram Papanastasiu. Oturanlar: Aristo Maruli, Güngör Sürel, Alpay Özsu, Niko Kazancıoğlu, Kemal.

Bu maçlarla ilgili talihsiz bir olay da takımdan çok kendisiyle ilgili; zira bu olay yüzünden milli takıma seçilme şansını kaybetmiş. “Bursa’daki baraj maçlarında santrhaf olarak oynadım. Bir maça çıkıyorduk. Milli takım tek seçicisi de o maçları seyretmeye Bursa’ya gelmiş. Sahaya çıkarken Bülent abi bana, ‘Dikkat et, seni milli takıma alacaklar,’ dedi. Ben de o maçta en iyi oyunumu oynadım. Fakat sonunda bir hata yaptım, maçı 1-0 kaybettik. O tek hata yüzünden milli takıma seçilemedim.”

Beyoğluspor kafilesi Haziran 1962’de baraj maçları oynadığı Bursa’da.

Baraj maçlarını yenilgisiz bitiren Hacettepe, Milli Lig’e yükselir. Fakat federasyonun takım sayısını 18’de tutma kararına rağmen, devrin başbakanı İsmet İnönü’nün imzaladığı bir kararnameyle takım sayısı 20’ye çıkarılır. Böylece Demirspor ve Şekerspor da Milli Lig’e alınır. Bu duruma özellikle Vefa kulübü şiddetle itiraz eder. Sonuçta Vefa ve Beyoğluspor da Milli Lig’e alınır. Takım sayısı 22’ye çıktığından Milli Lig’in 1962-63 sezonu 11’er takımlı iki ayrı grupta oynanır. Beyoğluspor da bu sezon Galatasaray’ın lider bitirdiği grupta yer alır. İkinci kademede devam edecek ilk altı takım arasına giremez ama yeni kurulan Türkiye İkinci Ligi’ne düşecek son iki takım arasında da yer almaz.

Beyoğluspor kaptanı Koço Kartal, önceki sezonun Profesyonel Mahalli Lig şampiyonluk kupasını, Milli Lig 1962-63 sezonunun ilk haftasında oynanan Karagümrük maçından önce alıyor.

Koço Kartal, çalışmak zorunda olduğundan o sezonun sonunda Beyoğluspor’u bırakmış. “Beyoğluspor’dan ayrıldıktan sonra bir sene amatör kümedeki Boğaziçi kulübünde oynadım. Tahtakale’de iplik ve halat dükkanı vardı, orada çalışıyordum. Patronlarım Yunan vatandaşıydı, 1964’te onları kovdular. Öyle olunca dükkanı ben aldım. 64 senesinde, 29 yaşındaydım. Dükkanı alınca mecbur kaldım futbolu bırakmaya, işim iyi gidiyordu.” O tarihten sonra sadece yaz aylarında, ada takımları arasında büyük bir çekişme içinde yapılan ve yıldız futbolcuların da katıldığı maçlarda futbol oynama özlemini gidermiş. “Kınalıada’da bir saha vardı. Yazın orada Ada takımları arasında maçlar yapılırdı. O maçlarda çok oynadım.”

Devrin şöhretli futbolcularından oluşan yazlık Kınalıada takımı. Üst sıra soldan birinci Beyoğlusporlu Aristo Maruli, üçüncü İstanbulsporlu Kasapoğlu, dördüncü Beyoğlusporlu Kazancıoğlu. Alt sıra sol başta Koço Kartalis, yanında Lefter ve Sarıyerli Garo Hamamcıoğlu.

60’lı yılların başında Kıbrıs’ta yaşanan olaylar nedeniyle Beyoğlusporlu futbolcular Mahalli Lig ve Milli Lig’deki maçlarda zaman zaman zor anlar yaşamışlar. Koço Kartal bunlardan birini bugün gülerek hatırlıyor: “Bursa’daki bir maçtan evvel soyunma odasına bir subay girdi on tane askerle. ‘Biz kalenin arkasında duracağız. Seyirci saldırırsa, biz sizi koruyacağız,’ dedi. Askerler orada dururken bütün takım forvetteydi. Kale değiştirdiğimiz zaman santrfor santrhaf gibi geriye geldi.” Milli Lig’e yükselmeden önce, Profesyonel Mahalli Lig’de de sert tavırlarla karşılaşmışlar: “İkinci kümede Galata ile oynuyorduk. Maçtan önce bize, ‘Bu sahadan çıkamayacaksınız,’ diyorlardı fakat 6 gol attık o maçta.” Neyse ki, bu gerginliklerin sonucunda herhangi bir hadise yaşanmamış. Koço Kartal’ın hatırladığı tek kavga, Fenerbahçe’yle oynanan bir maçın (27 Mart 1958’de oynanan sezonun son maçı) sonlarında yaşanmış: “Dolmabahçe’de Fenerbahçe ile bir maç oynamıştık. Şirzat Fenerbahçe’de santrfor oynuyordu. Bizde Dimitrioğlu santrhaf oynuyordu. Maç esnasında münakaşa ettiler, birbirlerine küfür ettiler. Maçtan sonra çıkamıyoruz biz sahadan. Numaralı tribün çıkışına taksi çağırdılar, bizi oradan kulübe götürdüler. En büyük hadise olarak onu hatırlıyorum, ondan başka ciddi bir şey olmadı.”

Beyoğluspor-Galatasaray maçında Recep Adanır’la mücadelede. “En güzel resmim bu. Recep çok büyük futbolcuydu.”

Beyoğluspor’un 1962-63 sezonu kadrosu. Soldan sağa ayaktakiler: Avram, Devecioğlu, Güngör Sürel, Corci Maruli, Sedat Günertem, Koço Kartal. Oturanlar: Erol, Aristo Maruli, Kemal, Alpay Özsu, Panayot.

Yıllar sonra anlattığında dinleyenleri güldüren bir anısı da şöyle: “Vefa ile Dolmabahçe’de lig maçı oynuyorduk. Hava çok yağmurluydu. Bir frikik oldu. Ben de santrhaf oynuyorum. Tahtabacak İsmet yapacaktı atışı, dikildim önüne. İsmet topa bir vurdu, top benim alnıma geldi ve bayıldım. Beni soyunma odasına götürmüşler, giydirmişler. Evime gittim, hâlâ kendime gelmemiştim! Bunlar unutulmaz.”

1974’teki son toplu göçte doğup büyüdüğü İstanbul’dan ayrılan Koço Kartal Atina’ya yerleşmiş. “Dokuz sene boyunca dükkanı yürüttüm, sonra sattım. Bütün Rumlar ayrılıyordu İstanbul’dan, ben de ayrıldım. Buraya geldikten sonra fabrikalardan eski varilleri toplayıp benzin şirketlerine satıyordum. Aşağı yukarı 10 sene önce emekli oldum.” Emekli olmuş olmasına ama, Yunanistan’ı vuran ekonomik krizden bütün sabit gelirli insanlar gibi o da etkilenmiş. Eskiden yılda 14 maaş alırken, bu artık 12’ye inmiş. Üstelik bütün emekli maaşlarında önemli oranda azaltma yapılmış. Koço Kartal, halen İstanbul’dan göç edenlerin çoğunlukla yerleştiği Paleo Faliro semtinde yaşıyor. Fırsat buldukça arkadaşlarıyla buluşup eski günleri yad ediyor.

Eski futbolcular ikibinlerin başında bir yemekte bir arada. Üstte sağ başta Koço Kartal. Yanında Beyoğlusporlu Avram ve Feriköylü Ruli. Altta Bülent Eken (solda) ve Güngör Sürel (sağda).

Koço Kartal: Beyoğluspor ile Taksim Arasında Müthiş Bir Rekabet Vardı” üzerine bir yorum

  1. Yine nefis bir yazı. Bu ülkenin, İstanbul’un rengi olan Rum ve Ermeni vatandaşların/sporcuların ülkeyi terk etmesi kültürel erozyona yol açmış ve birlikte güzel bir mozaik içinde yaşamamıza engel olmuş. Ne kadar yazık…

    Beğen

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.