ve Kasımpaşa, mahalli ligden Anadolu’ya elendi.
İzmirspor da yine İstanbul mahalli liginde oynayan Beylerbeyi’ne elendi.
O zamanki statüye göre ilk maç berabere bittiğinde uzatmaya
gidiliyor, beraberlik bozulmazsa ikinci maç oynanıyordu. İkinci
maçta da normal süre berabere biterse uzatmaya gidiliyor,
sonuç yine değişmezse tur atlayan takım kura sonucu
belirleniyordu. İşte Beylerbeyi-İzmirspor maçı bu şekilde
iki kez 1-1 berabere sonuçlanmış ve kurada tur
atlayan Beylerbeyi olmuştu.
finale kalmıştı. O zamanın statüsüne göre aynı şehrin iki takımı da karşılaşsa,
final iki maç üzerinden oynanıyordu.
İlk maç 29 Haziran 1963’te Mithatpaşa Stadında yapıldı ve Galatasaray
Fenerbahçe’yi 2-1 yendi. Golleri Uğur, Tarık ve Selim attı.
İkinci maç hiç ara verilmeden ertesi gün yani 30 Haziran 1963’te oynandı.
Takımlar final maçına şu kadrolarla çıkmıştı:
Galatasaray: Turgay, Candemir, K. Ahmet, Talat, Suat, Kadri, İbrahim, Bahri,
Metin, Mustafa, Uğur.
Fenerbahçe: Ali, Osman, Özcan, Tuncay, Özer, Avni, Mustafa, Ferhad,
Şeref, Lefter, Selim.
Fenerbahçe Lefter’in penaltıdan attığı golle 1-0 öne geçmesine rağmen, Bahri ve Mustafa’nın golleriyle bu maçı da 2-1 kazanan Galatasaray ilk Türkiye Kupasının sahibi oldu.

ilçelerinden, orta ve doğu Karadeniz illerinden gelen 15 bin seyirciyle tıklım
tıklım doldu. Amatör rakibi önünde zorlanan Beşiktaş maçı Güven’in attığı
golle 1-0 kazandı. İlk maçı Samsun’da izleyen İslam Çupi Akşam gazetesinde
şöyle yazıyordu: “Yolspor 0-1 kaybetti. Kaybetti ama; bu yenilginin para – kalb kavgasında bizim beyaz perdenin Necdet Tosun’u gibi ağır bastı.”
oynamak istemediğine dair basında haberler çıktı. Taraftarların kendi aralarında, “Lamba ile maç oynanır
mı? İstanbul’un gündüzü yok mu? Çocuklarımız lambaya yabancıdır,”
diye konuştuğuna dair haberler yazılıyordu.
Yolspor takımı İstanbul’da oynayacağı rövanş maçı için beş gün önceden
vapurla yola çıkarken takımı 5 bin Samsunlu davul-zurnayla uğurladı.
Futbolcular maçtan iki gün önce Feriköy’le yapılan bir saatlik idman maçı
sırasında yanmaya başlayan stat ışıklarını durarak seyrettiler. 15 Nisan
1964’te yapılan rövanş maçında Beşiktaş yine zorlandı ama amatör
rakibini bu kez 2-1 yenerek yoluna devam etti.
Ankaragücü’nü eleyerek yine finale kalırken bu kez rakibi yarı finalde Beşiktaş’ı
olaylı bir maçtan sonra eleyen Altay’dı. İlk maç İzmir’de oynanmış ve Altay 2-0
kazanmıştı. İstanbul’da bir hafta sonra yapılan rövanşta, Beşiktaş 1-0 önde
iken kazandığı penaltı atışını hakem üç kez tekrarlatmış, son penaltıyı Varol
kurtarmış ve maç bu sonuçla bitmişti. Öfkelenen seyircilerin yağdırdığı şişeler
yüzünden 15 dakika sahada mahsur kalan Altaylı futbolcular İzmir’e finalist
olarak döndüler. Hakem Ali Timur’a ise federasyon tarafından bir yıl maç
yönetmeme cezası verildi.
İstanbul’da oynanacak maçta belli olacaktı. Ancak bu aşamada ortaya çıkan
bürokratik bir kargaşa ve sonunda Altay’ın sahaya çıkmaması finale gölge
düşürdü. Normalde Pazar günü oynanması gereken maç, aynı gün Mithatpaşa
stadında Ordu milli takımının maçı olduğu gerekçesiyle pazartesiye ertelenmişti.
Altay kulübü başkanı Rıdvan Burteçin ise asıl amacın asker olan ve Ordu
milli takımında oynayan Uğur, Talat ve Ayhan’ın kupa maçında da oynamasını
sağlamak olduğunu ileri sürdü. Nitekim Genelkurmay başkanlığı Galatasaray’ın
başvurusu üzerine bu üç futbolcuya Altay maçında oynama izni vermişti.
kampta bulunan takımı İzmir’e geri çağırdı. 29 Haziran 1964 pazartesi günü
Romen hakem ve Galatasaraylı futbolcular sahaya çıkarak bir süre beklediler.
Daha sonra hükmen galip ilan edilen Galatasaray Türkiye Kupasını ikinci
kez müzesine götürdü.
Karadeniz’in yine amatör bir takımı, Trabzon İdmanocağı sürdürecekti. Trabzon
ekibi bir önceki sezonun Türkiye Amatör Şampiyonu olarak kupaya ikinci turdan
itibaren katılmış ve İstanbul’da Sarıyer’i 1-0 yenerek üçüncü tura yükselmişti.
Bu turda karşısına yine İstanbul’dan, ancak bu kez üç büyüklerden Beşiktaş çıktı.
Asıl sürpriz ikinci maçın sonunda yaşanacaktı. Trabzon İdmanocağı Beşiktaş’ı
İstanbul’da 1-0 yenmiş ve çeyrek finale yükselmişti. Milliyet gazetesinde maç
yazısını kaleme alan Halit Kıvanç, İdmanocağı oyuncularından kaleci Aydın,
Haydar ve Ahmet Suat’a beş yıldız vermişti. Kıvanç, “Trabzon’un sahaya
koyduğu tam bir ‘futbol takımı’ idi, bir ‘kupa takımı’ idi. Ve İstanbul’da nice
devlerin ayak izleriyle çiğnenmiş sahada Karadeniz’in müthiş fırtınalarından
birini patlattı. İşte bu fırtınada batan da ‘büyük takım’, ‘güçlü favori’ Beşiktaş oldu”
diye yazıyordu.
Kupanın üçüncü sezonundaki finalistler ilk sezondaki gibi Galatasaray ve
Fenerbahçe oldu. 28 Haziran 1965’te yapılan ilk maç 0-0 berabere biterken
iki takım da çok kötü bir oyun sergileyince seyirciler bütün futbolcuları şişe
yağmuruna tuttu. Maçı seyreden UEFA Genel Sekreteri Bangerter, “Hayret
ettim, Türk seyircisi bu kadar şişeyi nereden buldu” diye demeç vermişti.
hava yüzünden ertelenmesi talebini federasyon başkanı ve UEFA Genel
sekreterinin de kabul etmesi üzerine Eylül ayına ertelendi.
Finalin ikinci maçı 2 Eylül 1965’te oynandı ve Metin’in penaltı golüyle 1-0 galip
gelen Galatasaray kupayı üçüncü kez müzesine götürdü.
sahasında 1. Lig takımı İstanbulspor’u 3-1 yenerek eleyen Karagücü çeyrek
finalde Fenerbahçe ile eşleşti. Tarihinde ilk kez Denizli’de bir maça çıkacak olan
Fenerbahçe’nin idmanı bile üç bin seyirci çekmişti. Ancak bir sürpriz olmadı
ve İstanbul’dan gelen ünlü konuk maçı 2-0 kazanarak tur atladı. Yarı finalde
Fenerbahçe’nin karşısında ezeli rakibi Galatasaray vardı. Normal süresi 1-1
biten maçı uzatmada 3-1 kazanan Galatasaray dördüncü kez finale çıktı.
Finaldeki rakip o sezon lig şampiyonluğunu kazanmış olan Beşiktaş’tı. İlk kez
tek maç olarak düzenlenen finalde, rakibini Turan’ın 87. dakikada attığı golle
1-0 yenen Galatasaray, böylece ilk dört sezonda kupayı kimseye bırakmamıştı.
Merhaba , beğenerek ve ilgiyle izlediğim bir site emek veren Sn. Fethi Aytuna’ya gönülden teşekkürler…Sağolunsun…
BeğenLiked by 1 kişi