![]() |
Bahri Altıntabak (sağda) Bornova’da oynarken bir arkadaşıyla. |
![]() |
Göztepe’deki ilk günler. |
![]() |
Göztepe’nin milli lig öncesine ait bu kadrosunda Bahri Altıntabak oturanlar arasında ortada yer alıyor. |
![]() |
Bir kamp sırasında yapılan yürüyüşte soldan itibaren Niyazi Tamakan, Bahri Altıntabak, Gündüz Kılıç, Suat Mamat ve Candemir Berkman görülüyor. |
Böylece 1960’da Galatasaray’a gittim ve 1967’ye kadar oynadım. O arada hep sol haf oynuyordum. Fakat zaman zaman da Ergun’un önünde kesici santrhaf gibi oynuyordum. Bir ara Ergun sakatlanınca ben santrhaf oynadım. Herhalde başarılı olduk ki devamlı olarak ben oynamaya başladım. İzmir’den giden dört beş kişi vardık. Fakat takımda direkt oynayan ilk bendim, benden sonra da Yavru Ayhan oldu. Hatta Metin Oktay Palermo’ya gittiğinde ben santrfor olarak oynadım. O sene neredeyse gol kralı olmak üzereydim. Son maçta Ankara Demirspor-Ankaragücü galiba, ikisi anlaşmışlar. Maç 3-3 bitti. Fikri Elma gol kralı oldu. Ben ikinci olmuştum. Metin dönünce sol iç oynadı, ben santrfor oynadım.”
![]() |
Bir Galatasaray-Beşiktaş maçında gol atarken. |
“Galatasaray’a gittiğim zaman benim gibi bekâr oyuncular için Etiler’de bir ev tutmuşlardı. Etiler o zaman daha çok yeni bir yerleşimdi. En fazla on sıra ev vardı. Bir hayli yeşil saha vardı, bütün Boğaz’a hakimdi. Orada bir tür kamp hayatı yaşadık. Ev arkadaşlarım Cenap ve Ayhan’dı. Zaman zaman Erol kalırdı. Aile evi gibi bir yerdi. Bir buçuk sene kadar orada kaldıktan sonra ben Şişli’de kendime ev tuttum. Evlenince Bahçelievler’e yerleştim. İdmanları Ali Sami Yen stadında yapıyorduk. Onun yanında küçük bir sahamız daha vardı. Hatta orayı Gündüz Kılıç zaman zaman ıslatırdı. Bayağı bir çamur olurdu. Hem ayağımız kuvvetlensin hem top kullanma tekniğimiz gelişsin diye o çamur havuzu içinde maç yapardık. O zamanın iptidai şartları içinde böyle antrenman teknikleri kullanıyorduk. Cumartesi-Pazar ve bazen Çarşamba maç olurdu. Geriye kalan dört günde en az iki idman yapardık. Sahalar da kötüydü. Hollanda’da PSV ile maç yapacaktık. Sahaya bir çıktık, yemyeşil halı gibi. Takımda on sekiz kişi varsa en az on beş kişi kalecilik yapıyor! Herkes çimlere filan atlıyor, o kadar zevk duymuştuk. Sonradan bizim Ali Sami Yen stadı, Dolmabahçe stadı da çimlendi ama maç oynandıkça ortası kelleşiyordu.”
![]() |
Galatasaraylı oyuncular bir yemekte. Metin Oktay, Cenap Doruk, Bahri Altıntabak ve Bülent Gürbüz. |
“Galatasaray’da oynarken her sene mutlaka Avrupa kupalarında yer alırdık. İsviçre’nin Zürih takımıyla eşleşmiştik. Orada çok kötü iki gol yedik ve yenildik. Dolmabahçe’de 2-0 yendik. Üçüncü maç Roma’da oynandı. 2-1 galip durumdaydık. Maçın son saniyeleri bir frikik oldu. Ondan evvel bir pozisyonda Uğur sol açıktan topu getirmişti. Bir pas verse bomboş kale, ben kaleciyle karşı karşıyaydım. Yüzde doksan gol olurdu. Gol atamasam bile avuta atardım, maç biterdi. Uğur şut atınca top kalecinin dizine çarpıp santraya kadar gitti. Oradan devam eden pozisyonda faul oldu. Adamlar topu hemen dikip vurdular. Turgay yumruğa çıktı ama vuramadı. Top çizgiyi bir karış geçti ve gol oldu. Hakem bitiş düdüğünü çaldı, santra bile yapılmadı. Maç 2-2 bitti. O zaman yazı tura atışı yapılıyordu. Atışı kaybettik. Hakem parayı attığı zaman tura geldiği belliydi, paranın üstünde at resmi vardı. Kadri hemen atladı, biz kazanmışız gibi ‘Caballero! Caballero!’ diyerek parayı aldı ama hakem kanmadı. O maçı hiç unutmam. Unutamadığım bir başka olay da şu, bir Fener maçında şut attılar. Top benim kalçama çarpınca yön değiştirdi ve gol oldu. Turgay, ‘Ne yaptın’ diye bana kızdı. On – on beş dakika kadar sonra bir korner atacaktık. Ben de gittim ve kafaya çıktım, gol oldu. Üstelik bu galibiyet golüydü. O maçtan sonra yurt dışından gelen bir takımla özel maç yapmıştık. O sırada İstanbul’a bir sirk gelmişti. Onun bir yıldızı kupayı verecekti. O zaman Turgay kaptan olarak beni çıkartmıştı, ben de kupayı almıştım.”
![]() |
27 Kasım 1960’ta İstanbul’da oynanan Türkiye-Bulgaristan B milli maçının kadrosu. Bahri Altıntabak soldan dördüncü. |
Bahri Altıntabak o yıllarda futbolcuların korkulu rüyası olan menisküs sakatlığı yaşamamış ama bir maçta ciddi bir tehlike atlatmış: “Ankara’da Ankaragücü- Galatasaray Türkiye Kupası maçı yapıyorduk. Maç 0-0 devam ediyordu. Bitmesine on beş – yirmi dakika kalmıştı. Bir pozisyon oldu. Karambolde çıktım kafayı vurdum, düştüm. Top belime geldi. O sırada kalktım, dizimle vurdum topa, gol oldu. Ama o arada tam benim boşuma bir tekme geldi, kıvrıldım kaldım. Maç yaklaşık beş-altı dakika durdu. Kendime geldim, maçı bitirdik. Maçtan sonra devamlı bir ağrı. İstanbul’a döndüğümüzde beni rahmetli Ali Uras’a götürdüler. Yapılan kontrolde böbrek kanaması geçirdiğim meydana çıktı. Yaklaşık on beş yirmi günlük yoğun tedaviyle ameliyatsız atlattım.”
![]() |
Erkan Velioğlu, Hikmet Orhunbilge, Zadel, Şiyatski gibi oyuncuların bulunduğu Altınordu kadrosu. Bahri Altıntabak sağ başta oturuyor. |
“Altınordu’ya ilk geldiğim sene 120.000 lira almıştım. Başkan Candoğan Sakaoğlu’ydu. ‘Okulu bitirdiğin an ben sana bonservisini vereceğim,’ demişti. Fakat ben okulu bitirdiğimde Candoğan Sakaoğlu başkanlıktan ayrılmıştı. O ayrılınca hiçbir yönetici bonservisimi vermedi. Üç sene boyunca Galatasaray bana geri dön çağrısı yaptı ama yöneticiler yüksek transfer ücreti istedi. Dolayısıyla transfer gerçekleşmedi. Beşinci senede Altınordu bırakmamakta ısrar edince ben futbolu bıraktım. Yoksa üç-dört sene daha rahat oynardım. Bıraktığımda otuz üç yaşındaydım ama zorlanmazdım. Altmış yaşına kadar kilom hiç değişmedi.”
![]() |
Altınordu’nun gençlerini çalıştırdığı sırada bir idmanda. |
“Altınordu’da iyi bir dönem yaşadık. Bir ara puan cetvelinde dördüncülüğe kadar çıktık. Ben hem takım kaptanlığı, hem antrenör yardımcılığı yaptım. Hatta takım bazı yerlere giderken ben ilgilenirdim. O yüzden ismim “baba”ya çıkmıştı. Diğer oyuncular yaşça benden küçük olduğu için bana “baba” diyorlardı. Futbolu bıraktıktan sonra antrenör kursuna gittim ve diplomayı aldım ama antrenörlük yapmadım. Kısa bir müddet Altınordu’nun gençlerini çalıştırdım. Ankara’dan ve Adana’dan teklifler gelmişti ama İzmir’den ayrılmayı düşünmedim. Futbolu bırakınca yaklaşık bir buçuk sene gazetecilik yaptım.”
![]() |
Gazetecilik yaptığı yıllarda Galatasaray antrenörü Brian Birch (sağ başta), Gazanfer Olcayto (sol başta) ve Ayhan Elmastaşoğlu ile birlikte. |
Bahri Altıntabak futbolu bıraktıktan sonra Türk Hava Yollarına girdi. Kendi ifadesiyle memuriyetten başlayıp havaalanı istasyon başmüdürlüğüne kadar yükseldi. İzmir Çiğli’de başladığı görevine Adnan Menderes havaalanında devam etti. Uzun bir süre Almanya’nın çeşitli kentlerinde görev yaptıktan sonra Dalaman havaalanı müdürlüğü yaptı. Yirmi beş sene görev yaptıktan sonra Türk Hava Yollarından emekli oldu.
Nefis bir yazı, sevgili Bahri ağabeyi bir kez daha hatırladık.Elinize sağlık.
BeğenBeğen