Altan Ayanoğlu, spor dünyasını yakından takip edenlerin Fenerbahçe yöneticisi olarak iyi bildiği bir isimdi. Yetmişli ve seksenli yıllarda, çeşitli aralıklarla sarı-lacivertli kulüpte genel sekreter olarak görev yapmıştı. Aslında Ayanoğlu’nun Fenerbahçe’yle ilişkisi, daha ellili yıllarda voleybolcu olarak başlamıştı. Çok bilinmeyen sporculuk hayatını, vefatından bir süre önce Dereağzı’ndaki Fenerbahçe tesislerinde görüştüğümüzde anlatmıştı.
“1933 Kayseri doğumluyum ama orayı hiç hatırlamam. Üç yaşında ayrılmışım. Babam öğretmendi. Bir ablam vardı en büyük. Faruk abim ve Fikret abim vardı, ben en küçükleriydim. İki sene Niğde’de, yedi sene Konya’da kaldık. Sonra İstanbul’a geldik. Evvela Fatih Çarşamba’da oturduk. Sonra Kadıköy’e taşındık. Küçükken mahalle maçlarında hepimiz futbol oynadık. Babam top oynamama kızardı. Şu bakımdan kızardı; Fikret abim sinemaya düşkündü, ben de sinemaya giderdim. Faruk abim de maçlara götürürdü, o yüzden kızardı. Hele dersler zayıf gelirse çok kızardı. Spora Konya’da başladım ve çocukluğumdan itibaren voleybol oynadım. Hatta o zamanlar hanımlara yarım servis attırırlardı güçleri yetmediği için. İstanbul’da Haydarpaşa Lisesi’nde okudum. Okulda voleybolun yanında atletizm yapıp basketbol oynuyordum.”
Altan Ayanoğlu Haydarpaşa Lisesi’ni bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine girmiş. Bu yıllarda da spor yapmaya devam etmiş. “Üniversitede, bir basketbol maçı sırasında rakibim beni engellemek isterken başını bir kaldırdı, çeneme geldi. Üst dişlerim ortadan ikiye ayrıldı, ondan sonra basketbolu bıraktım. Voleybol daha temiz bir spordu. Atletizmde de üç adım ve uzun atlamada okul takımında ve Fenerbahçe kulübünde yarıştım.” Boyunu merak edip sorduğumuzda şöyle cevap veriyor: “Boyum 1.85’ti. O senelerdeki Türkiye standartlarına göre uzun boyluydum.”

Altan Ayanoğlu’nun voleyboldaki ilk kulübü Yeldeğirmeni olmuş. Kadıköy’ün bu mütevazı semt kulübü, İstanbul Üçüncü Kümede mücadele etmesine rağmen, Ayanoğlu Milli Takım seçmelerine çağırılmış. Tarihindeki ikinci maçını Belgrad’da Yugoslavya’yla yapacak Milli Takım kadrosunu seçmek için Şubat 1954’te İstanbul, Ankara, İzmir ve Federasyon Karmaları arasında Federasyon Kupası adıyla bir turnuva düzenlenmiş. Ayanoğlu bu turnuvada Federasyon Karması takımında yer almış.

Altan Ayanoğlu 1954-55 sezonunda Beyoğluspor’a geçmiş. Özellikle basketbol ve voleybol tarihimizde önemli bir yeri olan sarı-siyahlı kulüple ilgili şunları anlatıyor: “Beyoğluspor o zamanlar iyi bir takımdı. İstanbul lig maçları genellikle Kadıköy Halkevi salonunda oynanırdı. Spor Sergi Sarayı vardı ama maçlar için vermiyorlardı o zaman. Takımlar antrenman için YMCA’e (Sultanahmet’te, Amerikan Dershanesi olarak da bilinen salon) giderdi. Beyoğluspor’un kendi salonu vardı. Voleybolda Türkiye şampiyonu olmuştu. İki sene orada oynadım. Şalabi kardeşler vardı Beyoğluspor’da. Üç kardeştiler: Toni, Marsel ve Lui Şalabi. Lui Fenerbahçe’de kalecilik de yapmıştı. Bir de Aleksandr ve Valentin Holyafkin kardeşler vardı, Beyaz Rus. Ben vardım, bir de Şakir diye bir çocuk vardı.”

Ayanoğlu ellili yıllardaki Türk voleybolunun durumunu şu sözlerle özetliyor: “Bizim zamanımızda çok az milli maç olurdu. Eskiden çekme diye bir vuruş vardı, ben hiç yapamazdım. Smaç yoktu o zaman, topu elle tutup çekerlerdi. Yugoslavlar milli maç için buraya geldiler. Biz onlardan öğrendik smaç vurmayı. Ben onda daha başarılı oldum. O zaman Avrupa voleyboluyla aramızda çok büyük fark vardı. Yugoslavya geldi, bütün maçları 3-0 kazandı.”

Ayanoğlu 1956-57 sezonunda Fenerbahçe’ye geçmiş. “Önder Dai bana, ‘Sen milli takıma seçilmişsin, küçük takımlarda niye oynuyorsun. Fenerbahçe’ye gel,’ dedi. Ben de ona hak verdim ve Fenerbahçe’ye geçtim. Beş sene de Fenerbahçe’de voleybol oynadım. Ben geldiğimde Fenerbahçe İkinci Ligden Birinci Lige geçmişti. Beyoğluspor’da yol parası olarak ayda 40 lira veriyorlardı. Fenerbahçe’den teklif gelince bunu söyledim. Önder, ‘Biz de veririz,’ dedi. İki üç ay verdiler, sonra kestiler. Beyoğluspor kulüp olarak çok iyiydi, Avrupai diyebiliriz. Orada oynarken forma taşıma diye bir şey bilmezdik. Forma gelirdi, giyerdik. Maçtan sonra bırakıp giderdik, yıkatırlardı. Hepsini kulüp yapardı. Fenerbahçe’ye geldim, formaları eve götürürdük, yıkatırdım. Doğru dürüst forma yoktu. O zaman bütün imkânlar futbol için harcanıyordu.”

Altan beyin, ismi Kadıköy Feneryolu’nda bir caddeye verilen abisi Faruk Ayanoğlu ünlü bir cerrahmış. Onunla ilgili de şunları anlatıyor: “Rahmetli Faruk abim aslında Beşiktaşlıydı. O da sporla uğraşmıştı. Beşiktaş’ta hem voleybol oynadı, hem yöneticilik yaptı. Hakkı Yeten’in döneminde ikinci başkandı ve en çok oyu aldı. Numune Hastanesi başhekimiydi. 1968’de vefat etti. Bir maça gitmiştik. Maçta fenalaştı, eve geldik. Bir süre sonra hayatını kaybetti. Ölümünden sonra evinin bulunduğu caddeye adı verildi. Çok sevilen bir insandı. Bana Celal Yardımcı anlatmıştı. 27 Mayıs 1960’ta DP’li politikacılar Yassıada’ya götürüldükten sonra Numune Hastanesi’ne sağlık kontrolüne getirilmiş. İçlerinde Celal Bayar da var. Abim CHP’den milletvekilliği de yapmıştı. Hepsi eyvah demiş. ‘Milletvekiliyken bize kök söktürdü. Şimdi kim bilir ne yapacak,’ demişler. Jandarma nezaretinde abimin odasına getirilmişler. Abim jandarmaya, ‘Burası benim odam, sen dışarı çık,’ demiş. Hepsine kahve ikram etmiş. Cenazesine hepsi gelmişti. Caddeye ismi verildikten sonra kimse değiştirmek teşebbüsünde bulunmadı.”

Altan Ayanoğlu sporu bıraktıktan sonra kısa bir süre antrenörlük yapmış. Fakat avukatlık hayatı başlayınca buna son vermek zorunda kalmış. Uzun yıllar çeşitli bankaların hukuk müşavirliğini yapmış. Yazının başında belirttiğimiz gibi, bu dönemde Fenerbahçe’deki yöneticilik görevi de başlamış. “Faruk Ilgaz’ın başkan olduğu hemen her yönetimde ben genel sekreterdim. Sekiz senelik genel sekreterlik rekorum daha kırılmadı. Yedi seneye ulaşanlar oldu, sekiz sene kimse yapamadı. Semih Bayülken zor durumda kaldığı zaman Faruk Bey’e gel başkan ol derdi. O başkan olunca ben de genel sekreter olurdum.” Altan Ayanoğlu 90’lar ve 2000’lerin başında, karşılıklı voleybol oynadığı Galatasaraylı arkadaşı Sinan Erdem’in başkanlığı zamanında, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi yönetim kurulunda da görev almış.

Yöneticilik görevi bittikten sonra Fenerbahçe’yle ilişkisini kesmeyen Altan Ayanoğlu, düzenli olarak Dereağzı’ndaki tesislere gelip eski sporcu ve yönetici arkadaşlarıyla buluşuyordu. Türk voleyboluna ve Fenerbahçe Spor Kulübü’ne çok emeği geçmiş olan Ayanoğlu 8 Nisan 2017’de hayata veda etti.

