Teoman Yamanlar: Bütün Derdimiz Futbol İçin Ne Yapabiliriz Oldu

Türk futbolunun yetmişli yıllardaki idealist eğitimci kuşağının önde gelen isimlerinden Teoman Yamanlar 18 Haziran 2022’de hayata veda etti. 1956’da Demirspor genç takımında başlayan futbol hayatının büyük bölümünü bu kulübün A takımında geçirmiş, arada iki yıllık bir Ankaragücü serüveni olmuştu. Altmışlı yıllardaki Ankara futbolunun önde gelen temsilcilerinden biriydi. Fakat asıl ününü futbolu bıraktıktan sonra, uzun yıllar görev yaptığı Futbol Federasyonu Eğitim Dairesi başkanlığı sırasındaki çalışmalarıyla kazanmıştı. Teoman Yamanlar ile emekli olduktan sonra yerleştiği İzmir’de birkaç yıl önce konuşup anılarını ve görüşlerini dinlemiştik. Bu sessiz ve çalışkan futbol emekçisini saygıyla anıyor ve sözü ona bırakıyoruz.

“1939 Ankara doğumluyum. Hamamönü’nde, Ulucanlar Caddesine yakın bir yerde doğup büyüdüm. Babam da Ankara’nın yerlisiydi, saraçtı. Futbol oynamaya Cebeci çayırında başladım. Stadın yerinde kocaman bir çayır vardı o zaman. Okuldan çıkınca çantaları koyup kale yapardık. Saha çok büyük olduğu için aynı anda birkaç maç yapıldığı olurdu. Bir gün biz çayırda oynarken Demirspor genç takımı antrenörü, meşhur futbolcu Tiko Mehmet yanımıza geldi. Bazılarımızı işaret edip, ‘Sen, sen, sen, Demirspor’da oynar mısın?’ diye sordu. O şekilde Demirsporlu olduk. 1956-59 arası genç takımda oynadım. Bizim genç takımımız çok iyiydi. Üç sene namağluptuk. Bir gün A takımıyla maç yaptık. İlk yarıyı biz 2-0 önde bitirince ikinci yarıya çıkmadılar! O genç takımdan Muzaffer Sipahi ve Özkan çıktı. Adana’dan gelen Coşkun diye biri vardı, 100 metreyi neredeyse 10 saniyede koşuyordu. Gençlerbirliği ile aramızda müthiş bir rekabet vardı. Onlarla maça çıkarken Tiko Mehmet bir tarafa Türk bayrağını, diğer tarafa Demirspor flamasını koyar, üstüne ellerimizi koydurup yemin ettirirdi. Ben daha 17 yaşında genç takımda oynarken özel maçlarda Demirspor A takımında oynardım. Beşiktaş geldi. Baba Recep var, Ankara’dan giden Nazmi ve Ercan var. İkinci devre bizi oynattılar, genç takımdan dört kişi. Santrfor Özkan vardı, üç tane attı, 3-0 yendik. Üç gün sonra yine özel maçta Hacettepe’yi 3-0 yendik, golleri yine Özkan attı. Bizde kaleci Fikret abi vardı, Adapazarlı. Genç takımı turnuvaya götürmüşlerdi. Amasya’ya gittik. Elmaspor vardı. Fikret abi ben kaleci çıkacağım dedi. Bir tane gol yedi, tezahürat olunca çıktı. Sonra 7-1 bitti, dört tane yine Özkan attı.”

Ankara Demirspor 1963-64. Soldan sağa ayaktakiler: Altay Yavuzarslan, Teoman Yamanlar, ?, Muzaffer Sipahi, Birol Aşar, Hayrettin Karaman, Atilla Elmas. Oturanlar: Hakkı Ataeri, ?, Ayhan Aşut, Hüsnü Aytekin.

Birinci Lig’de oynayan futbolcuların bile profesyonelliğin nimetlerinden tam anlamıyla yararlanamadığı bir devirde, Teoman Yamanlar Devlet Demiryolları bünyesindeki Demirspor’da oynamanın faydasını, genç yaşında bir iş sahibi ve sigortalı olarak görmüş: “Demirspor’a ilk gittiğim zaman beni hemen işe aldılar. Düşün daha 16-17 yaşındayım. Garda, trenlerin gittiği istasyonları yazıyordum. Sonra Mors alfabesini öğrendim. 1958’de sigortalı oldum. 1960 ihtilalinden sonra oldu yedek subaylığımı Adana’da öğretmen olarak yaptım. O zaman yedek subayları köylere öğretmen olarak gönderdiler. Ayrıca askerliğini yapan futbolcuların kulüplerinde oynaması yasaklandı. Böylece iki yıl futboldan uzak kaldım. 62’de Şekerspor’a geldim. Galip Türkkan hoca aldı beni götürdü. Fakat yarım sezon gibi kaldım orada. Yine Demirspor’a döndüm.” Böylece Teoman Yamanlar, 1963-64 sezonundan itibaren, yani ancak 24 yaşında Demirspor A takımına katılmış ve Birinci Lig’de oynamaya başlamış. Çok az taraftara sahip bir kamu kurumunun kulübü olarak büyük paralar kazanamamışlar ama sigortalı bir işte çalışmanın yanında başka ufak tefek avantajlardan yararlanmışlar. “Ankara Demirspor olarak biz ve İzmir, Eskişehir, Adana gibi şehirlerdeki Demirspor kulüpleri her yaz 20 gün İsveç’e gider, maçlar yapardık.”

Ankara Demirspor 1965-66. Soldan sağa ayaktakiler: Teoman Yamanlar, Vedat Özdemir, Timuçin Berker, İbrahim Yüreklican, Tekin Üstündağ, Birol Aşar, Hayrettin Karaman. Oturanlar: Hüsnü Aytekin, Yalçın Özkan, Hakkı Ataeri, İsmet Erkmen.

1963-1967 arası dört sezon Demirspor’da oynayan Teoman Yamanlar, bu dönemde A Milli Takım aday kadrosuna seçilmesine rağmen büyük bir şanssızlık eseri ay-yıldızlı formayı giyememiş. “İtalyan antrenör Sandro Puppo beni Milli Takıma çağırmıştı. Fakat Demirspor’la Zonguldak ve Karabük’te özel maçlara gitmiştik. Son maçın 90. dakikasında ayağımdan sakatlanınca milli olma fırsatını kaçırdım. Ligde de yedi hafta oynayamadım.” Demirspor yıllarındaki ilginç anılarını da dinliyoruz Yamanlar’dan: “İstanbul’a deplasmana gittiğimizde Haydarpaşa Garının üst katlarındaki odalarda kalıyorduk. Bazen de ölü hatlara iki tane vagon koyuyorlardı. Birinde yemek yiyor, birinde yatıyorduk. Deplasmanlara genellikle trenle giderdik. Hatta Oscar Hold’un bizi çalıştırdığı dönemde, trenle gece bir deplasmana gidiyorduk. Bir istasyonda durunca indik yürüyoruz, arkadaki vagon kopmuş geri gidiyormuş, biz ileri gidiyoruz. Hold da o vagondaymış. Bizim haberimiz yok, yatıp uyuduk. Tren geri gidiyor, alıp geliyor, biz ertesi gün öğreniyoruz. Takımın büyükleri deplasmana gittiğimiz zaman kendi odalarında oyun oynarlardı. Genç takımdan bizimle çıkan Özkan da onlarla oynamaya başladı. Arka arkaya goller atınca havaya girmişti. Merdivenin başında takımdaki büyüklere, ‘Benim sayemde prim alıyorsunuz,’ deyince Fikret abi buna bir geçirdi, sekiz basamak aşağı gitti.

Ankara Demirspor, 1964-65. Soldan sağa ayaktakiler: Celal Soydan, Mithat Şen, Atilla Elmas, Yalçın Özkan, Teoman Yamanlar, Fikri Elma. Oturanlar: Doğan Acar, Hakkı Ataeri, Abdürrezzak Tığ, Hüsnü Aytekin, Birol Aşar.

Teoman Yamanlar’ın, Demirspor’un efsanevi gol kralı Fikri Elma’yla da ilgili hoş anıları var: “Demirspor’da Fikri abi olduğu sürece kimse gol atmayı düşünmezdi. Demirspor düşerken bile Fikri abi gol krallığında iddialıydı. Biz golleri o atacak diye şartlanmışız. Zaten çok hırslı bir insandı. Mesela ben kaleciyle karşı karşıyayım diyelim, o iki metre arkada. Vurdum, gol olmadı, ‘Niye bana vermedin?’ diye kızardı. Bir gün Galatasaray’la oynuyorduk. Ben bir gol attım, fakat sonra 5-1 yenildik. Üçüncü dakikada gol attım diye maç esnasında bana fırça atmaya başladı, ‘Erken attın’ diye! Bir başka maçta – rakip kimdi şimdi hatırlamıyorum, Fikri abi gol attı. Fakat adamlar santrayı yapıp hemen bize gol attılar. Daha bizim attığımız golün üstünden bir dakika geçmemişti. Fikri abi topu santraya koydu, arkaya dönüp hepimize, ‘Sizin ben….’ diye saydırmaya başladı! Fakat saha içinde başka, saha dışında bambaşka, melek gibi bir adamdı.”

Teoman Yamanlar, 1967-69 arası Ankaragücü’nde forma giymiş. Bu transferi şöyle anlatıyor: Ertan Adatepe PTT’ye gittiğinde ben Ankaragücü’ne gittim. Ben sol iç ve sağ iç oynardım genelde ama Ankaragücü’ne beni transfer eden Galip Türkkan hoca, santrfor olarak da oynattı. İki ayağımı da kullanırdım. Sol ayağım daha iyiydi. Penaltı atarken sol ayağımla atardım. Benden hep gol beklediler ama gol adamı değildim. Gerçi kornerden gol atmışlığım bile vardır.” Ankaragücü 1967-68 sezonu sonunda Birinci Lig’den düşmüş ve böylece Teoman Yamanlar, başkentin sarı-lacivertli ekibindeki ikinci sezonunda İkinci Lig’de top koşturmuş. Sezon sonunda da bir kez daha Demirspor’un yolunu tutmuş. İki sezon daha lacivert-mavili ekibin formasını giymiş ve 1970-71 sezonu sonunda Demirspor İkinci Lig’e düşerken o da futbolu bırakmış. “Son senemde İran’ a turneye gitmiştik. Orada maç oynadık. Otele döndük, televizyonda kendimi seyrettim. Daha bizde televizyon yoktu. O son seneden bu olay aklımdan çıkmaz.” Futbolculuk döneminde şampiyonluk hedefi olan bir takımda oynayamamanın hayal kırıklığını ise şu sözlerle ifade ediyor: “Şuna üzülüyorum; futbolcu olarak gittiğim yer yok, iki tane takım. Fakat antrenörken yedi-sekiz takım çalıştırdım.”

Ankaragücü 1968-69. Soldan sağa ayaktakiler: Coşkun Süer, Aydın Tohumcu, Teoman Yamanlar, Remzi Hotlar, Fikret Ayabakan, İsmail Dilber. Oturanlar: Metin Yılmaz, Mehmet Uğursal, Doğan Tepeçalı, Haydar Sibel, Ali Rıza Turan.

Antrenörlük kariyeri daha Demirspor’da oynarken gittiği kursla başlamış: “1969-70’te Manisa’da antrenör kursuna gittim. Kurs arkadaşlarım arasında Candan Dumanlı, Ertan, Gürsel, Gürcan Berk gibi çok iyi futbolcular vardı. Öyle bir kurs ki, herkes fit durumda. Kursu bitirdik, bir gün sonra Sahir (Gürkan) abinin yanında eğitim müdür muavini oldum.” Teoman Yamanlar, kendisi gibi idealist mesai arkadaşlarıyla birlikte Eğitim Dairesi’nde belirledikleri hedeflerini şu sözlerle ortaya koyuyor: “Bütün derdimiz futbol için ne yapabiliriz, nasıl daha iyi hale getirebiliriz oldu.” Yapılan önemli işlerden örnekleri de şöyle anlatıyor: “Bizim dönemimizde ilk defa antrenör eğitimlerini üniversitelerle beraber yapmaya başladık. Pedagoji, psikoloji, fizyoloji alıyoruz. O zamanın en meşhur futbolcuları kurstaydı. Anatomi dersi var, adam getirmiş kadavrayı önümüze koymuş. Sınıfa giren hemen dışarı kaçtı! Yani o kadar önemseniyordu dersler. Ödemiş’te Gölcük yaylasında yaklaşık 10 sene boyunca genç milli takım seçmelerini yaptık. Aynı esnada antrenör eğitimini de orada yapıyorduk, elde kaynak vardı çünkü. Bütün çocuklar önünüzde. Salonda teorik eğitim, sahada pratik eğitim yapıyorduk. Her bölgeden yüze yakın genç çağırıyorduk. Oradan çok iyi futbolcular çıktı.”

Altmışlı yılların ünlü Ankaralı futbolcuları bir jübile maçında bir arada. Soldan sağa ayaktakiler: Candan Dumanlı, Ruhi Yavuz, Teoman Yamanlar, Zeynel Soyuer, İsmet Arıkan. Oturanlar: Candan Tarhan, Altan Tetik, Çetin Güler, ?, Sami Onur, Behzat Çınar.

Türk sporunun o yıllardaki en büyük sorunlarından biri, sık sık değişen hükümetlerle birlikte idari kadroların da değişmesiydi. Yamanlar’ın bu konuda da ilginç anıları var: “1970’ten 1986’ya kadar 13 tane federasyon başkanıyla çalışmışım. Bunların içinde gazeteci Güngör Sayarı da var. Onun başkan olması çok ilginç. Akşam saat 6 oldu. İçeride toplantı var. Federasyon başkanı seçilecek. Bütün gazeteciler bizim olduğumuz yerde toplanırlar, telefon görüşmelerini oradan yaparlardı. Güngör Sayarı iyi arkadaşım ama bana sorsalar 100 kişi içinde ben onu başkan olarak almam. Önemli bir gazeteci ama federasyon başkanlığı bambaşka bir şey. Güngör odaya geldi. Tuttum elini, ‘Otur bakalım, şu başkanı bana söyle,’ dedim. Tam ‘Teoman’ dedi, o sırada odacı içeri girdi, ‘Size telefon var,’ dedi. Odadan çıktı. Ben de başkan kim öğrenemedim yani. Beş dakika sonra radyodan haberleri dinliyorum, ‘Güngör Sayarı Futbol Federasyonu Başkanı oldu,’ dedi. Bir beş dakika kadar kendime gelemedim. Sonra kapıya vurdum. İçeriden gir diye ses geldi. Güngör koltukta oturuyor. Meğer ben onu başkan kim oldu söyle diye oturturken, o başkan olduğunu öğrenmiş. Tam söyleyecekken içeri gidiyor. Ben radyodan öğreniyorum. Halimi düşün.”

Birlikte çalıştığı başkanlar içinde özellikle Hasan Polat’ın ismini vurgularken onunla ilgili bir anısını anlatıyor: “Hasan Bey çok farklı bir adamdı, hukukçuydu. Bir defa futbol oynamış, Gençlerbirliği’nde oynamış iyi bir futbolcuydu. Onunla ilgili bir şey anlatayım. Ankaragücü Sabri Hoca ve Candan Dumanlı ikilisiyle sezona başlamıştı. Ankara’dan altı takım birinci ligde oynarken, Milka diye bir pastanede buluşurduk. O takımların daha sosyal olan futbolcuları her gün Kızılay’da, Büyük Ankara Oteli yanındaki o pastanede bir araya gelirdik. Zeki Müren’in masası vardı orada. Antrenman biter, orada toplanırdık. Akşamları da İzmir Caddesi’nde Merkez Saray diye bir lokantada yemek yerdik. Fevkalade bir arkadaşlık ortamı vardı, bugünlerle hiç alakası yok. Candan Dumanlı sezon açılışının ertesi günü baktım, Milka’ya geldim adam orada oturuyor. ‘Hayırdır Candan ne oldu, antrenman saatinde buradasın?’ diye sordum. ‘Sorma yahu, beni aldılar, Candan Tarhan’ı getirdiler,’ dedi. Bir sene evvelki Genç Milli Takım Zeynel’le çok başarılı olmuştu. Hasan Bey o zamana dek en gençlere en tecrübelileri – Sabri Hoca gibi – verelim derdi. Zeynel başarılı olunca o düşüncesinden vazgeçmişti. Ben hemen Hasan Bey’e gidip Candan Dumanlı’yı söyledim. Hemen kabul etti.”

Antrenörler Zeynel Soyuer (oturanlardan sağdan ikinci) ve Teoman Yamanlar (sağdan üçüncü) Genç Milli Takımın 1975’te İzmir Atatürk Stadı’nda oynadığı bir maçında.

Federasyondaki görevi esnasında, “Üç puan sistemini ben önermiştim,” diyen Teoman Yamanlar, çeşitli zamanlarda çeşitli takımlarda antrenörlük de yapmış. Bu döneminden aklında kalan anıları da anlatıyor: “Federasyon’da eğitim müdürlüğü yaparken bir taraftan da pratik yapayım diye Demirspor genç takımını çalıştırdım. 1973-74 sezonunda Türkiye Şampiyonu olduk. Eskişehir’deki finalde Galatasaray’ı 4-3 yendik. Daha sonra Ankaragücü’nde oynayan Maradona Sadık talebemdi. A takım düzeyinde çalıştırdığım ilk takım Şekerspor. Kaleci Arif Peçenek, Cüneyt Memişoğlu benim talebemdi. Erman Toroğlu, Vehbi orada oynuyor, iyi bir takım. Bir şehir takımı olsak, açık ara şampiyon olurduk. Üçüncü bitirdik galiba. Şekerspor’dan sonra Erzurumspor götürdü beni, resmen götürdüler. Hatta ihtilal (12 Eylül) oldu, o sırada oradaydım. Generale çıktım, antrenman yapacağız izin verir misiniz diye. 81’de geri döndüm, Gençlerbirliği’ne geldim. Oradan Genç Milli Takıma. Ondan sonra Tarsus İdman Yurdu’nda bir buçuk sezon geçirdim. Milli Takımla İngiltere’ye finallere gitmiştik. Oradan döndük. Abidin Aydoğdu telefon etti, Tarsus’a gider misin diye. ‘Nerede oynuyor?’ diye sordum, ‘Amatör kümede ama yukarı çıkmayı hedefliyorlar,’ dedi. Parayı veren tek adam var, başkan. İhracatçı, çok zengin bir adam. Sonra takıma kendi ismini de ekledi Erkutspor diye. Ben kendime güveniyordum, aşağıdan gelir yukarı çıkarım diyordum. Ben Federasyon’da olduğum için o gözle bakıyorum. Ama aşağıdaki göz farklı göz. Benim dediğim olmadı tabii. Gerçi hemen İkinci Lig’e çıktık. Öyle bir takım olduk ki, bin seyirciyle antrenman yapıyorduk. Hazırlık maçında Fatih’li, Mustafa’lı Galatasaray’la oynadık. 2-1 galipken, son dakikalarda yediğimiz gollerle 3-2 kaybettik. Gayet iyi gidiyorduk fakat sezonun ortasına doğru bazı yöneticiler işime çok karışmaya başladı. Bir tanesi oto tamircisi mesela, ‘Hocam 4-4-2 sistemiyle oynayalım,’ diye bana akıl veriyor. Ayrıca tatsız olaylar yaşadım. Konya’daki maçta kavga çıktı. Ayırayım derken suratıma bir yumruk yedim, gözümü hastanede açtım. Geçici hafıza kaybı yaşadım. Oradan ayrıldıktan sonra, İskenderunspor’u çalıştırırken de zirveye oynadık. Bir Levent hariç, ortalama 18 yaşındaki gençlerle oynadık. Candan da o sırada Mersin’i çalıştırıyordu. Onlara yenildik. Sonra sezon sonuna kadar üç puanlık farkı kapatamadık. Gaziantep’e gittim. Ertuğrul’u aldım, o zaman 18 yaşındaydı. Santrfor olarak oynattım.”

Genç Milli Takım antrenörleri Teoman Yamanlar ve Zeynel Soyuer, futbolcularıyla birlikte kampta.

En çok Gençlerbirliği’ni çalıştıran Teoman Yamanlar’a, başkan İlhan Cavcav’la çalışmanın zorluğunu sorduğumuzda şunları anlatıyor: “Cavcav’la ben dört ayrı sezon çalıştım. Çok iyi şeyler yaptığı kesin yatırım anlamında. Parayı idareli kullanma konusunda çok iyiydi. Bir transfer görüşmesine ben de tanık olmuştum. Ümit Milli Takımında oynayan bir oyuncu görüşmeye geldi. ‘Ne kadar istiyorsun?’ diye sordu. 40 bin lira istediğini söyledi futbolcu. Oysa o sırada takım kaptanı olan Metin Diyadin ve Erkan’a o sırada 7’şer bin lira verilmişti. Yani oyuncunun istediğiyle takımın en tecrübelilerine verilen para arasında çok büyük fark var. Fakat sonunda o futbolcu 10 bin liraya anlaştı. Bu konularda çok iyiydi başkan ama antrenörleri sürekli değiştirirdi. Gerçi beni hiç göndermedi, ben hep kendim ayrılmıştım fakat 65 tane antrenörle çalışmış, bu doğru değil. Ben en son 2004-05 sezonunda Gençlerbirliği’ni çalıştırdım. ‘Federasyon seni istiyor, gider misin?’ diye sordu. İzin verirsen gideyim dedim ve öyle ayrıldım. Son olarak 2010’a kadar Federasyon’da görev yaptım.”

Son olarak, çayırlarda oynaya oynaya futbolcu olan kendi kuşağıyla günümüzün altyapı okullarını karşılaştırmasını istediğimizde şunları anlatıyor: “Ankara’da çok iyi takımlar vardı. Büyük imkanlarla büyümedik ama çok iyi futbolcular yetişti. Biz sahada yeşili çok az gördük. Bir çocukluğumuzda Cebeci çayırında, bir de Ali Sami Yen Stadı ilk açıldığında birkaç maç saha çim kaldı. Onun dışında hep çamurda, toprakta oynadık. Buna rağmen çok iyi futbolcular çıktı. Muzaffer Sipahi, Ziya Şengül, Levent, kısacası Ankara eskiden futbolcu üretiyordu. Her sene dört beş futbolcu İstanbul’a giderdi. Biz Cebeci çayırında oynarken kimse bize şöyle vur, böyle pas ver demedi. Beşe beş maçlar yapıyorduk. Çocuklara şimdi önce kültür fizik yaptırıyorlar, top oynamaya kalıyor 10 dakika. O sırada da bunu şöyle yapacaksın, böyle yapacaksın diyerek çocuğun yeteneği elinden alınıyor. Çocuk topla oynamadan pişmez. Çocuk gol attıkça heveslenir, daha iyi oynar. Ama çocukların bunu yapmasına da fırsat vermiyorlar, hevesleri kırılıyor.”

Teoman Yamanlar: Bütün Derdimiz Futbol İçin Ne Yapabiliriz Oldu” üzerine bir yorum

  1. Yazınızı kutluyorum. Fotoğrafta bulunan takımın oyuncusuyum. Teoman hocam, Zeynel hocam ile Genç Milli takım olarak ilk kez Avrupa 4. sü olduk. Gölcük kamplarında oyun kuralları, saha ölçüleri, top ağırlıkları vb bilgiler yüklenirdi. Genç milli takımda oynayan oyuncular şimdiki Süper Ligte oynardı. Çok güzel günlerdi. Hocama Allah rahmet eylesin. Işıklarda uyusun. Çeşme’de de görüşürdük.

    Liked by 1 kişi

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.