Ertan Adatepe: Ankara’nın Güçlü Kralı

Bu yazının konuğu olan Ertan Adatepe, Türk futbol tarihinin en golcü forvetlerinden biri ve iki kez gol kralı olmasına rağmen A Milli Takım formasını sadece bir kez giyebilmiş bir futbolcuydu. En büyük talihsizliği Metin Oktay’la aynı kuşağa mensup olmasıydı. Futbola Ankaragücü’nde başladı, iki sezonluk Galatasaray serüveni ardından takımına döndü. Son yıllarını bir diğer Ankara takımı PTT’de geçirip futbolu burada bırakmasına rağmen Ankaragüçlü Ertan olarak tarihe geçti. Bir süre önce yaptığımız bir Ankara seyahatinde, Ankaragücü ve Gençlerbirliği’nde top oynamış birkaç arkadaşıyla birlikte anılarını dinledik. Öncelikle futbola nasıl başladığını öğrenmek için sözü Ertan Adatepe’ye bırakıyoruz:

“1938 Ankara doğumluyum. Evim ve okulum Posta Caddesi’ndeydi. Benim hayatım hep oradaydı. Etlik’te doğmuşum. Yazın oraya gidermişiz, yazlık olarak. Kışın da Posta Caddesi’ndeyiz Orası Ankara’nın en merkezi yeri, halin altı. Babam kunduracıymış. Ben üç yaşındayken ölmüş, onu hatırlamıyorum. Annem çalışıp ağabeyim, ablam, ben – üç kardeşi büyütmüş. Ben Devrim İlkokulu’nda okuyorum. Okulun karşısında evimiz var. Biz okulun bahçesinde top oynarken yüz kişi bizi seyrederdi. İnsanlardaki meraka bak; işleri güçleri yok, bizi seyrediyorlarmış. Ben iyi oynadığımı şöyle anlıyorum: maçı seyrediyor millet; soruyorum niye geliyorsunuz diye, seni seyretmeye geliyoruz diyorlar. Sonra Ankara Ticaret Lisesi’nde okumaya başladım. O yaz 19 Mayıs Stadı yan sahasında seçmeler oldu. Vahap Özaltay Ankara Genç Karması antrenörüydü. Ben de karmaya seçildim. O yaz Ankaragücü’ne geldim.”

Ankara Genç Karması. Ertan Adatepe sağdan beşinci.

Ancak Ankaragücü’nde futbola başlamadan önce iki Ankara kulübüne girmenin eşiğinden dönmüş Ertan Adatepe. Soyunma odasında çekilmiş bir fotoğraf gösterip anlatmaya devam ediyor: “Hacettepe beni bir maçta denemişti, Beşiktaş’la oynanan maç. Ben bu maça çıktım. Eşref, Ali İhsan, Nusret’i ben cikletlerden çıkan resimlerinde görüyorum. Onlara bakmaktan ayağıma top değmeden içeri girdim. Maçtan sonra herkes gitti, bir daha bana gel diyen olmadı. Yıllar sonra Kazım abi (Hacettepe kaptanı Kazım Türesin), ‘Yahu biz seni elimizden kaçırdık,’ dedi. Bana bir daha gel dese geleceğim ama demeyince ben Ankaragücü’ne gittim.”

Ertan Adatepe, Hacettepe’nin Beşiktaş’la oynadığı maçtan sonra soyunma odasında, en arkada. Öndeki futbolcular soldan sağa: Yıldırak Daş, Atilla, Kazım Türesin, Hacettepe’den Galatasaray’a giden Necdet Şentürk, Sedat ve Kıbrıslı Oğuz.

Hacettepe’den sonra, o yıllarda pek çok futbolcuyu keşfederek yıldız olmasını sağlayan Avni Bulduk’un takımı Güneşspor’a gitmek üzereyken, nasıl Ankaragüçlü olduğunu şöyle anlatıyor Ertan Adatepe: “Yöneticilik parayla pulla yapılacak bir iş değil, başka bir şey. Yeni oynamaya başlıyorum, ayağımda lastik ayakkabı. Avni Bulduk 19 Mayıs Stadı’nda karşıma geçti, ‘Sana bir ayakkabı,’ dedi bana. Yanımda Beton Mustafa var. Bir tarafımda da Şemsi Baba. Şimdi bunlara baktım, ben küçüğüm ama olabilir dedim. Top ayakkabım yok, lastikle oynuyorum. ‘Yarın size haber veririm,’ deyip eve gittim. Akşam bir baktım kapıda biri. ‘Ben Ankaragücü yöneticisi Fikret Bilal, yürü,’ dedi. Gece. ‘Nereye gideceğiz abi?’ diye sordum. ‘Kulübe gideceğiz,’ dedi. Annem korktu. Ben yatıştırdım. Geldik buraya, ondan sonra bırakmadılar tabii. O gece gelmeseydi belki ben ertesi gün Güneşspor’a gidecektim.”

Ankara Genç Karması Konya’da, 31 Aralık 1955. Ayakta sol başta Güneşspor’dan Fenerbahçe’ye giden Yüksel Gündüz, yanında Hacettepe’den Beşiktaş’a giden Celal Soydan. Alt sıra sol başta Ertan Adatepe.

Ertan Adatepe böylece 1955-56 sezonundan itibaren, henüz 17 yaşındayken Ankaragücü genç takımına katılmış. Aynı sezon, Macaristan’da yapılan Avrupa Şampiyonası’nda mücadele eden Genç Milli Takım kadrosunda yer almış. Ay-yıldızlı formayı ilk kez 29 Mart 1956’da oynanan ve 1-1 berabere biten Doğu Almanya maçında giymiş. Toplam altı kez Genç Milli olan Ertan Adatepe, İstanbul’da Polonya’yı 5-2 yendiğimiz maçta iki gol atma başarısını göstermiş. Polonya’yı eleyip İspanya’daki 1957 Avrupa Şampiyonası finallerine katılan Genç Milli Takım’ın 2-1 kazandığı Doğu Almanya maçında da ikinci golü atmış.

Genç Milli Takımın Polonya’yı 31 Mart 1957’de 5-2 yendiği maçta, Ankaragüçlü Ertan Adatepe (9) ve Karşıyakalı Ogün Altıparmak (7) rakip kale önünde bir gol pozisyonunda.

Ertan Adatepe Ankaragücü’ne katıldığı dönemde, Milli Lig’in daha başlamadığı, Ankara Ligi’nin devam ettiği o yıllara ait bir anısını şöyle anlatıyor: “Ankaragücü’nde yeni oynuyorum. Gençlerbirliği ile maçımız var. Ben sol iç oynuyorum, karşımda sağ haf Kara Kemal var. ‘Aman Ertan’ı döndürme, şut atarsa gol olur,’ demişler. O da sürekli arkadan vuruyor. Dayanamadım, ‘Topla beraber vur anlarım ama topsuz niye vuruyorsun,’ diye çıkıştım.” Gol kralı olduğu yıllarda sol içten santrfora geçtiğini düşünüp sorduğumuzda, “Gol kralı olduğumda da sol iç olarak oynuyordum ama normal sol iç gibi değil, santrforun arkası gibi bir pozisyonda oynuyordum,” diye cevaplıyor. “Ama o kadar çok fırsat geliyor ki, topa da sert vurduğum için gol oluyordu. Ayrıca süratliydim, depara kalktığımda beni geçmek zordu.” Burada Gençlerbirliği’nin “Deli Aykut” lakabıyla tanınan sol beki Aykut Oğuz, “Ertan’la biz sezon açılmadan atletizm sahasına gittik çalışmaya,” diyerek söze giriyor. Ertan Adatepe onun sözlerini tamamlıyor: “Cahit Önel, Ekrem Koçak, Fahir abi çalışırlardı orada. Benim derdim de onların arkasına takılıp sürat kazanmaktı. Çünkü takımlar öyle çalışma yaptırmıyordu. O kadar futbol oynadım, ağırlık çalışması hiç bilmiyorum. Şimdi adamlar ağırlığa giriyorlar, çıkıyorlar saunaya, havuza giriyorlar. O zaman duş yoktu, duş.”

Ertan Adatepe (sol başta), Ankaragücü’ndeki ilk yıllarında bir maçta.
Ertan Adatepe, 10 Haziran 1956’da Ankara 19 Mayıs Stadı’nda oynanan Ankaragücü-Beşiktaş maçında, çocukken cikletlerden çıkan resimlerini biriktirdiği Ali İhsan Karayiğit (5) ve Nusret Ülük karşısında.

Ertan Adatepe henüz 20 yaşındayken Galatasaray’a transfer olmuş. Ancak doğru dürüst oynama fırsatı bulamadığı için mutlu olmadığı İstanbul serüveni sadece iki sezon sürmüş ve Ankaragücü’ne dönmüş. Bu transferi ve Galatasaray’dan ayrılışını şöyle anlatıyor: “1958’de Galatasaray talip oldu. İstanbul’da özel bir maç oynuyoruz. Turgay’a bir gol attım. Şu golle Galatasaray beni transfer etti. Attım şut arka demire çarpıp geri geldi.” Ertan Adatepe bu sırada anlattığı golün fotoğrafını gösteriyor ve devam ediyor: “Antrenör George Dick, ‘Kim bu, onu alın’ demiş. Eniştem gazeteci Raşit Giray benim menajerimdi. O zaman şimdiki gibi menajerler yoktu. Ben diğer idarecilerle hiç konuşmazdım, hep o konuşurdu benim adıma. Doğan Koloğlu arkadaşıydı. Onun kafasına girmiş, Galatasaray’a yolladılar beni. Zekai Selli de Karagümrük’e gitti. Kadri Aytaç’ın da oraya geçtiği seneydi. Rahmetli Zekai Selli ile gardan trene bindik. Fahri Somer onu karşıladı. ‘Çörçil ben doğru transfer mi yaptım?’ diye sordum. Zekai, ‘Bilmiyorum, Kadri Aytaç da Karagümrük’e geldi, sen belki onun yerinde oynarsın,’ dedi.”

Ertan Adatepe’nin Galatasaray’a transfer olmasını sağlayan gol.

“Beni de Doğan Koloğlu karşılamıştı. Kulübe gittik, Necdet Çobanlı var. İmzayı atıp Galatasaraylı olduk ama ben hâlâ inanamıyorum. Beşiktaş beni nasıl istiyor. Şenol, Birol daha yok o zaman. Niye Beşiktaş’a gitmedim, Raşit Giray’ın yanlışı. Galatasaray’a gittim ama Metin Oktay var, aynı mevkide oynuyoruz. Bir maç, iki maç oynadım, sonra bekledim. Arada bir iki maç yarım oynadım. 1960’ta Ankara’ya döndüm. Milli Lig başlamıştı. Gündüz abi o zaman Feriköy’ü çalıştırıyor. Ali Sami Yen’e gelmişti bir gün. O tribünde, ben aşağıda, idmanda çift kale oynuyoruz. Çift kalede bir oynuyorum; Ergun Ercins var karşımda, sırtımda beraber gol oluyor. Bana, ‘Maçta niye böyle oynamıyorsun?’ diye soruyor. ‘Maçta ben oynamıyorum ki, Metin oynuyor,’ dedim. Gündüz abi beni bir sene seyretmiş. 60 senesi Metin Palermo’ya gidiyor. Gündüz abi de Galatasaray’a geldi. Beyoğlu’nda kulüpte ayakta konuşuyoruz. Ankara’ya döneceğimi duymuş. ‘Ben seni biliyorum, idmanlarını seyrediyorum. Ankara’ya dönme,’ dedi. ‘Gündüz abi ben çok sıkıldım. İki senede 10 tane maç oynadım,’ dedim. ‘Gitme evladım, bak ben geliyorum. Metin Palermo’ya gidiyor, seni oynatacağım,’ dedi ama dinlemedim. Orada çok hata yaptım. Raşit Giray beni tekrar Ankaragücü’ne soktu. Benden sonra Galatasaray’a Göztepe’den Bahri ile Talat geldi.”

Ertan Adatepe, onun Galatasaray’a alınmasını isteyen İskoç antrenör George Dick, kızı ve eşiyle. Arkadaki futbolcular (soldan sağa): Candemir Berkman, İsmail Kurt, Mete Basmacı ve Ergun Ercins. George Dick 1960’ta geçirdiği trafik kazası sonucu, genç yaşta hayatını kaybetti.

Böylece 1960-61 sezonundan itibaren yine Ankaragücü formasıyla oynamaya başlayan Ertan Adatepe, bu döneme ait anılarını anlatmaya devam ediyor: “Benim adalelerim kuvvetliydi. Oynarken hiç düşmezdim. Ben ceza sahasının içinde birazcık düşeyim, hakemler verirdi hemen penaltıyı. Beni seviyorlardı ama ben onlara içeride yardım ederdim. Nasıl ederdim? Takım kaptanıyım, hakeme laf söyleyenleri, ‘Sus, konuşma’ diye azarlardım. Şimdiki gibi öyle hakeme saldıracaklar ha. Göztepeli Seracettin takım kaptanıydı, burada bir maçta hakeme küfür eden oyuncusuna bir tokat attı, ‘Aferin sana Seracettin,’ dedim. ‘Ertan öyle yapmasak bu piçler daha yeni oynuyorlar, mahvederler takımı,’ dedi. Hakem hiçbir şey söyleyemedi. Ben hakemlerle yalnız bir sefer takıştım. İstanbul’da Feriköy’le kupa maçı oynuyorduk. Hakem Hakkı Çaktırma’ydı. Mithatpaşa çamur. Birisi ayağını bir taktı, benim şort gitti. Hakem önümde duruyor. ‘Hakkı abi, şortu değiştireyim mi?’ diye sordum. Hiç dönüp bakmıyor bana. Kolundan tuttum, ‘Niye dönmüyorsun abi?’ diye sordum. Çık dışarı dedi bana. Ayarlamış, atacak. 20. dakika, 1-0 mağlubuz. Rövanş 15 gün sonra burada. Ben çıktım, maçı öyle bitirdiler. Yalnız ben çıkarken, ‘Yahu atacağını daha evvel söylesen ben çıkardım,’ dedim. Raporuna yazmış. Buraya geldik, daha rapor gelmeden Mehmet İğnebekçili beni çağırdı. Adalet Bakanlığında çalışıyordu, beni çok severdi. ‘Ertan gel bakayım, niye atıldın sen?’ dedi. Aynen anlattım. ‘İş planlanmış. Ben atılıyorum, ceza yiyeceğim, ikinci maçta da oynamayacağım,’ dedim. Bunun üzerine Mehmet İğnebekçili, ‘Ertan, raporu okumadan sana ceza vermiyorum,’ dedi. Rövanş maçını 2-0 kazandık, iki golü de ben attım.” Bir başka anısı da Ankara’nın ezeli rakipleri arasındaki dostluğa dair: “Ankaragücü–Gençler maçı oynuyoruz. Krampon düştü benim. O zaman kramponlar düşüyor, çivili. Tavukçuya (Gençlerbirliği’nin malzemecisi Tavukçu Hüseyin) işaret ettim, bizim yok çünkü. Hemen örs çekici alıp çaktı. Rakip takımın malzemecisi. Şimdi bunu kim yapar? Ben onu çok severdim. Hem de masörlük yapardı. Gençlerbirliği–Ankaragücü maçı olunca çıkar oynardık, sonra herkes arkadaş. Biri birini yenecek ama kan gövdeyi götürmemesi lazım.”

Ankaragücü’nün 1963-64 sezonunda bir on biri. Ayaktakiler: Şehmuz Eraslan, Yunus Ceyhan, Necdet Atsüren, Turan Doğangün, İlhan Geliş, Candan Dumanlı. Oturanlar: Coşkun Fermen, Coşkun Şahinkaya, İsmail Karali, Halim Kütükçüoğlu, Ertan Adatepe. O sezon ligi dördüncü sırada bitiren başkent ekibi, Türkiye Kupası’nda da yarı finale kadar çıkmıştı.

Oynadığı zamanın şartlarıyla ilgili anıları da dinliyoruz Ertan Adatepe’den: “Ayakkabılar çamur oluyor, yıkıyorum kulüpte, eve götürüyorum. Orada kurumasın diye domuz yağıyla yağlıyorum, yatağın altına koyuyorum. Annem kokuyor deyince, boş ver diyorum. Toplar da öyle yağlanırdı. Şimdi yağmur, çamur, kar, kuru saha – hepsi için ayrı ayakkabı giyiyorlar. Eski toplar gülle gibiydi, sırımlıydı. Şimdi 18’in oradan vuruyorlar, top iki kere yere değerek gidiyor kaleye. Spiker çok sert vurdu diyor. Yere değmeden, ıslık çalması lazım, ıslık. Adanalı Füze Selami, Hacettepeli sağ bek Yılmaz, onlar vurduğu zaman top ıslık çalardı. Neden ıslık çalardı dersen, top ağır ya, yanından geçerken ıslık sesini duyardın. PTT-Beşiktaş maçı oynuyoruz. Tatar Süreyya yanıma geldikçe sürekli vuruyor. Frikik oldu, golü molü bıraktım, Tatar’a nişan aldım. Topa bir çaktım, tam üstüne geldi. Kuş gibi yerde gitti, çıktı Süreyya.”

Ankaragücü forvet hattı (soldan sağa): İlhan Geliş, Hayri Şener, Turan Doğangün, Ertan Adatepe, Candan Dumanlı.

Ertan Adatepe, zamanın foto muhabirlerinin takımların sağ açık, sağ iç, santrfor, sol iç ve sol açıklarını yan yana dizerek çektikleri fotoğrafların bir örneğini bize göstererek anlatıyor: “Aslında Turan ile Hayri yer değiştirmesi lazım. Hayri santrfor, Turan sağ iç oynardı. Turan sonra Galatasaray’a gitti. Hayri çok faydalıydı, çok koşar, dağıtırdı defansı. 52 gol attık biz ama 52 gol de müdafaa yedi. Sabri Kiraz kızdı, yahu adamlar 52 gol atıyor, siz niye yiyorsunuz,’ diye. Şehmuz çıktı, ‘Geriye yardım etmiyorlar,’ dedi. Biz maça baştan 2-0 başlıyorduk.”

Ertan Adatepe, 18 Nisan 1964’te oynanan ve Ankaragücü’nün Beyoğluspor’u 4-1 yendiği lig maçında, Sabri Dino’nun koruduğu kaleye ilk golü atıyor.

Santrfor olarak oynamamasına rağmen güçlü fiziği ve sert şutlarıyla öne çıkan Ertan Adatepe 1965-66 sezonunda 20 gol atarak, gol kralı olmuş. Ancak bu başarılı sezonun sonunda MKE Ankaragücü yönetimi, onu bir başka Ankara kulübü olan PTT’ye göndermeye karar vermiş. Bu transferin nasıl gerçekleştiğini ondan dinliyoruz: “MKE yöneticileri beni para almak için PTT’ye gönderdi. Bana da kulübe de 60’şar bin lira verdiler. Ben Ankaragücü’nde kalmak istiyordum. ‘35 bin lira verin, kalayım,’ dedim ama kabul etmediler. Mecburen PTT’ye gittim. O sezon antrenör Bülent Giz’di. Tamer Güney, Yılmaz Yücetürk gibi kadroda daha eski isimler olmasına rağmen kaptanlığı bana verdi. Ben karşı çıkmama rağmen, ‘Kaptan olursan sorumluluk alırsın, gol kralı olursun,’ dedi.” Gerçekten Bülent Giz’in düşündüğü gibi olmuş ve Ertan Adatepe 1966-67 sezonunda da, bu kez PTT formasıyla 18 gol atarak gol krallığı yarışını zirvede tamamlamış.

1967-68 sezonundaysa PTT, Ankara takımları içinde en iyi performansı gösterip yedinci sırayı alırken, Ankaragücü Türkiye İkinci Ligi’ne düşmüş. İki takım arasındaki maçlara baktığımızda, PTT’nin iki maçı da 2-0 ve 3-0’lık skorlarla kazandığını görüyoruz. Ertan Adatepe bu maçlarda eski takımına karşı üç gol kaydetmiş. “Bir Ankaragüçlü olarak bu duruma çok üzüldüm,” diyen Adatepe, anlatmaya devam ediyor: “İdareciler beni para için sattılar ama yerime adam almadılar. Kadro zayıflayınca Ankaragücü küme düştü.”

PTT takımının 1968-69 kadrosu. Ayaktakiler: Yusuf Katırcıoğlu, Cavit Gökalp, Enver Ürekli, Metin Kurt, Esenali Sezen, Ertan Adatepe. Oturanlar: Aydın Güleş, Tahsin Ünal, Erhan Dodanlı, Zeki Kocaeli, Feridun Köse.

1971’e kadar PTT’de oynayıp futbolu bırakmış Ertan Adatepe. Antrenör kursuna da gitmiş ama o sırada annesi rahatsızlanınca yarım bırakmış. Ankaragücü’nde oynarken İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ni bitirmiş. Futbolu bırakınca önce Sümerbank ve PTT’de bir müddet çalışmış, ardından Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın çeşitli birimlerinde daire başkanlıkları yapmış. Sohbetin sonunda vedalaşırken cikletlerden çıkan futbolcu resimlerini biriktirme konusunu düşünüyorum. Bizim kuşağımız Ertan Adatepe’lerin, Metin Oktay’ların, Can Bartu’ların resimlerini biriktirerek büyüdü. Ertan Adatepe de sonradan karşılarında rakip olacağı Ali İhsan’ların, Nusret’lerin, Eşref’lerin resimlerini biriktirerek büyümüştü. Kuşaktan kuşağa aktarılan bu gelenek, dijital çağa geçmemizle birlikte yerini sosyal medyadan paylaşılan fotoğraflara bıraktı. Gelişen teknolojiden sahada oynanan futbol da nasibini aldı. Ayakkabıdan topa, sahadan formaya kadar her şey futbolcunun lehine bir gelişim izledi ama artık Ertan Adatepe gibi yıldızları görmek giderek zorlaşıyor.

1957 Avrupa Şampiyonası’na hazırlanan Genç Milli Takım futbolcularından bir grup antrenörleri Cihat Arman ile birlikte Fenerbahçe’de kampta. Üst sıra sol başta Mustafa Yürür, soldan üçüncü Özcan Arkoç ve sağ başta Ertan Adatepe.
Ankara Karması 1957’de Romanya’da bir maçta. Soldan sağa: Mustafa Ertan, İlhan Bartu, Zekai Selli, Tayyar Cavcav, Halis Harman, Orhan Çakmak, Sıtkı Taşer, Fikri Elma, Nevzat Koca, Oktay Arıca, Ergun Tamer, Orhan Sözeren, Necdet Şentürk, Ertan Adatepe (arkada), Timuçin Berker, Kahraman Aşar.
Galatasaray 1958-59. Soldan sağa: Metin Oktay, İsfendiyar Açıksöz, İsmail Kurt, Saim Tayşengil, Ertan Adatepe, Ergun Ercins, Mete Basmacı, Candemir Berkman, Coşkun Özarı, Suat Mamat, Turgay Şeren.
Ertan Adatepe Galatasaray-Beşiktaş maçında, Varol Ürkmez’in koruduğu kaleye gol atıyor.
1965’te yedek subaylık hizmetini öğretmen olarak yaptığı Dikmen İlkokulunda.
Seyfi Talay’ın koruduğu İzmirspor kalesine gol atarken. “Şu 19 Mayıs’ın haline bak. Top kaleden içeri girdi, ağlara gitmedi.”
Zeynel Soyuer, Nuri Asan, Ertan Adatepe ve Candan Dumanlı Konya’daki antrenör kursunda.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.